Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kıracaksan hiç konuşma
Bana yapılmasını istemediğim hiç birşeyi başkalarına yapmadım. Ama onlar duygusuzluktan mı? Bilmem ama hep kırıyorlar, üzüyorlar , sonra hiç birşey yapamamışlar gibi "ee anlat" diyorlar. Ya yeter be bıktım artık ben insanları üzmeyeyim diye cümlelerimi özenerek seçiyorum. Siz benim kalbimi paramparça ettiniz.
Eğer Gandalf biraz değiştiyse, her zamankinden daha da sıkı ağızlı olmuş, o kadar. O camdan top mesela... Onu görünce çok mutlu oldu adeta. Onunla ilgili ya bir şey biliyor ya da seziyor. Ama ne olduğunu bize söylüyor mu? Hayır, tek bir kelime etmiyor. Yine de topu ben tuttum, su birikintisine yuvarlanmaktan ben kurtardım. "Dur, onu alayım ben evlat" - o kadar. Ne olduğunu merak ediyorum. Çok ağırdı.
Reklam
Az ya da çok kendini idare eden ülke, tarihte fırsatını her bulduğunda seni satan ve peygamberin bile sempati duymadığı, tefekkür etmekten hep imtina eden Araplar ve bir din istismarcisi yüzünden ne hale geldi amk !! Ve millet hala aşk, meşk felsefe paylaşımlari yapıyor..Ulan biraz duyarlı olun , biraz ! Utanmadan 10 Kasimlarda Atam izindeyiz yazarsınız ama..!! Damarlarınizdaki o kandan utanın be !
Tarih tekerrür ediyor, geçmişte onlara şimdi onlar başkalarına
İnsanların hafızaları zayıftı, özellikle kötülük söz konusu olduğunda. İnsanlar unutmaya meyillidir, dedi, ama siz unutmayacaksınız. Bir Almanla karşılaşırsanız size söylediklerimi hatırlayın. Alman malı gördüğünüz zaman, televizyon (buradaki televizyonların çoğu Alman üretimi olduğuna göre) ya da başka bir cihaz, bütün o göz alıcı sunumun altında ölü Yahudilerin kemiklerinden, derisinden ve etinden üretilmiş tüpler ve parçalar gizli olduğunu aklınızdan çıkarmayın. . “Bir şey daha söyleyeceğim sana. Sorun sadece düşün kendisi değil. Onu hatırlayıp üzerinde kafa patlatman. İnsanlar ne düşler görüyorlar ama onları dert etmiyorlar. Ben de düş görüyorum, biliyor musun ama seni onları dinlemeye zorlamıyorum. Bu yüzden de daha mutluyum.” . Cennetin hayatlarını iyilik yapmaya adamışların yeri olduğunu sanırdım ama öyle değilmiş. Tanrı böyle bir karar vermeyecek kadar merhametli ve müşfik. Cennet dünyada gerçekten mutlu olamayanların yeri. . İntihar hala büyük günah sayılıyor öte alemde. Yalvarıp yakardım onlara derdimi anlatabilmek için, dinlemediler ama. Beni cehenneme sürüklerlerken Katzenstein’i gördüm. O ve uçağın diğer yolcuları onları cennete götürecek tur otobüsünün içinden bana el salladılar. Ben atladıktan on beş dakika sonra uçak yere çakılmıştı. Ender rastlanan bir arıza. Milyonda bir. Diğer yolcular gibi koltuğumda biraz daha otursaydım keşke.
Ağaçlar hep en etkileyici vaizler olmuştur benim için. Ormanlar ve korularda halklar ve aileler halinde yaşayan ağaçlara hayranım ben. Tek başına duran ağaçlara daha da hayran. Yalnız insanlar gibidir onlar. Şu ya da bu zaaftan ötürü sıvışıp giden münzeviler gibi değil, yalnızlaşmış büyük insanlar gibi, Beethoven ve Nietzsche gibidirler. Tepelerinde uğuldar dünya, kökleri sonsuzluğa uzanır ama sonsuzlukta kaybolup gitmez, var güçleriyle tek bir şey için, onlara özgü, onlarda içkin yasayı yerine getirmek büyüyüp serpilmek, varlıklarını ortaya koymak için çabalarlar. Hiçbir şey daha kutsal, hiçbir şey daha mükemmel değildir güzel, güçlü bir ağaçtan.
Belki de onu kaybedeceğim,ya da kendimi kaybedeceğim. Veya sonunda hiç bir yere varamayacağım.Belki her şey öylesine rayından çıkmış ki,ne denli uğraşıp didinsem de hiç bir şeyi onaramıyacağım. Belki de sadece,yıkılmış bir evin küllerini boşuna karıştırıyorum ve bunun farkına varamayan sadece benim.”umrumda değil” dedim,orada bulunan birine alçak ama kararlı bir sesle “işte tüm söyleyebileceğim:hiç olmazsa,bekleyecek bir şeyim var,arayacak bir şeyim.
Reklam
Tolstoy
İnsanlar nehirler gibidir. Hepsindeki su bir ve aynıdır. Ama her nehir bazı yerde dardır, bazı yerde daha hızlı akar. Burada geniş, şurada durgun, ya da berrak veya soğuk, yada bulanık veya ılıktır. İnsanlarda da durum aynıdır. Her insanın içinde tüm insana özgü niteliklerin tohumu vardır ve şimdi birini , biraz sonra ötekini ortaya koyar. Çoğunluk kendine benzemez ama yinede aynı kimsedir...
128 syf.
10/10 puan verdi
Beklemek, Godot'yu beklemeye benzemesin
En sevdiğin beş kitap sorusunda listeye kesinlikle aldığım bu kitaba nasıl bir inceleme yazmamışım, bilemiyorum. Üstelik bu kitap bir klişeyi de yaşattı bana.
Yeni Hayat
Yeni Hayat
kitabında diyordu ya, 'Bir kitap okudum ve hayatım değişti.' diye. Benim yaşadığımı anlatan cümle biraz bu, ama en çok da
Kemal Sayar
Kemal Sayar
'ın bir kitabında geçen şu alıntı:
Bir Adam Girdi Şehre Koşarak
Bir Adam Girdi Şehre KoşarakTarık Tufan · Doğan Kitap · 20218bin okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
"Fransa’da yaşayan, Lübnanlı bir Hristiyan Arap olarak, yazar,
Amin Maalouf
Amin Maalouf
bütün sorunların merkezinde duyduğu acıyı, acı bir eleştiri ile dile getiriyor.. Özellikle acı duygusu duymayan bir beden örneği çok çarpıcı. Bu örnek bizim ülkemiz açısından da çok yerinde bir örnek.. Beden acı duymazsa, kendisi için tehlikeli olacak bir iç ve dış etkene karşı tepki vermez. Bunun soncu beden için ölümcüldür. İktidarlar için de eleştiri bir acı duygusudur. Bir büyüğümüzün dediği gibi , “Biz acı ve ağrıyı çok severiz” demişti. Çünkü acı ve ağrı, marazın yerini ihbar eder. Eleştiri de marazın yerini işaret eder ... "
Amin Maalouf
Amin Maalouf
gibi, herkese eşit mesafede durmaya çalışanların durumu iyice zora girmiş durumda. Artık, “Ya bizden ol, ya da onlardan” yerine, “Ya bizden olmak zorundasın, ya da ölmek” derecesine gelmek üzereyiz... Eleştiri ve hoşgörüye çoktan elveda. Batı dünyasının ikiyüzlülüğü kabul ama yazarın da belirtiği gibi ( s. 54) Yazar, yaşamın devamlılığının olmazsa olmazı olarak gördüğü hoşgörü çığlığını yeniden duymaya davet ediyor insanlığı ...Maalouf’un bu eseri, her şeye rağmen birbirimize saygı duymayı ve birlikte yaşamayı başarmak isteyenler için bir tür pusula.,bir kıtabı
Çivisi Çıkmış Dünya
Çivisi Çıkmış Dünya
okuduk Ezcümle kımse kımseyı sevmek zorunda değil, saygı göstermek, duymak çok indanı bır davranış dıye düşünüyorum ne dersınız?
Çivisi Çıkmış Dünya
Çivisi Çıkmış DünyaAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20193,483 okunma
"Hayatın Başlangıcı ve sonu - Tıbbi, dini ve etik sorunlar" başlıklı sempozyumda yapılan bir sunumdaki ürkütücü itirafın iktibasını yapmak gerekiyord ki , şöyle deniliyor: "Ben 1989 yılından beri bu kurulların içindeyim ve Cerrahpaşa' daki nakiller için hazırlık yapıldığında beyin ölümü kriterlerini hazırlamıştık. Dolayısıyla bazı sıkıntılar yaşardık. Mesela nörolog gelirdi, hastanın ayağının altına bir çizik atar ve hasta ayağını çekerdi. Ve derdi ki "Ben buna imza atmam çünkü bu hasta YAŞIYOR". Anlatırdık, ama anlatmakta zorlanırdık. Hiç unutmadığınm bir anım var. Prof. Dr. Sadi Sun Hoca'ya gittik dedik ki" Hocam biz ikna edemiyoruz bu nörologları, ne yapalım?". Güldü ve dedi ki "Önce bir spinal anestezi yapın ondan sonra çağırın"
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.