20'li yılların sonlarına gelindiğinde Atatürk, yasalar bağlamında laiklik doğrultusunda yapılan düzenlemelerin ülke insanının zihinsel yapısını değiştirmekte yeterli olmadığını gördü. O'na göre Anadolu insanı yüzyıllardır geleneksel bir yaşam sürmüş; kültür kodları sürgit devam etmiş, değişime uğramamıştı. Bu koşullarda reform yasaları çoğu kez kâğıt üzerinde kalmış oluyordu.