Yüksek sesle konuşulanlar, tartışılanlar hep bilinen şeyler olduğuna göre ülkenin yönetimini asıl etkileyen, düzenleyen şeyler bu fısıltılarda gizliydi anlaşılan.
Atılgan’ ın ilk romanı Aylak Adam, çocukluğunda yaşadığı travmatik yaşantıların sonucunda yetişkin zamanlarında özekliğini savunmak adına babayı reddetmeyi göze alan C.’ nin kendisini bunalıma iten bir ayrılık döneminde yaşadıkları izleğinde gelişir. Giderek toplumdan kendini soyutlayan C.’ nin sevgi arayışları içinde karşısına çıkan Güler, içsel dünyası ile kültürel çevresi arasında yaşadığı çatışmaların sonunda acı çeken bir kahraman olarak karşımıza çıkar. Güler portresi, otoriter baba, ailede sözü geçmeyen bir anne ve baskıcı kız kardeşten oluşan çevresini yok saymamakta ancak diğer yandan da özerkliğini elde etme çabalarından vazgeçmemektedir. Oysa Atılgan’ ın Aylak Adam’ dan ondört yıl sonra yazdığı Anayurt Oteli’ nde çok farklı bir kadın portresi ile karşılaşırız; Ortalıkçı Kadın. Adı Zeynep olsa da silik kişiliğine yakışır şekilde anlatıcının ‘ortalıkçı kadın’ olarak etiketlediği bu karakter, içinde bulunduğu çevrenin bireyselleşmesini engelleyen boyutlarını kabullenemeyen Güler’ in tersine, tam bir teslimiyet içindedir.
Aylak AdamYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 201759,8bin okunma
Kitabı uzun süredir bekletiyordum. Açıkçası Yusuf Atilgan'ın Anayurt Oteli ya da Orhan Pamuk'un Kar kitabı gibi sürekli aynı bunalımın etrafında dolaşacak diye cekiniyordum. Beklediğim gibi olmadı. Zap suyu gibi güldür güldür, serin serin aktı kitap.
Kitabın 1. Bölümü ile ikinci bölüm arasında ciddi bir uslub ve kurgu farkı olduğunu
Dün akşam Nahid Sırrı Örik'in Sultan Hamid Düşerken isimli kitabını okumaya başladım. Bu vesileyle size bir listeden bahsetmek istiyorum. Mutlaka bilenler vardır fakat bilmeyenler için de faydalı olabilir. 2017 yılında akademisyenler, yazarlar ve edebiyatçılardan oluşan bir ekiple Türk edebiyatının en iyi 100 romanı belirlenmiş. Biliyorum bu
(Ne oldu? Yapmayı unuttuğu bir şeyi mi anımsadı birden? Ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak, her şeye karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu mu anladı giderayak? Yoksa bilinçsiz canlı etin ölüme kendiliğinden bir tepkisi miydi bu?)