Özümüz
Güzel bir ruhun tanıştırdığı fevkalade bir eser...
Eseri okuduğumda dikkatimi çeken en güzel anekdot, bazı bölümlerin son cümleleri güzel bitki ve çiçek isimleri ile bitmesiydi.
Yazar, Türkiye ruhunu ve insan düşüncelerini ironiler ile vermesi her yerde kendisini hissettiriyor. Çoğu cümleleri adeta bir aforizma niteliğinde kendisini ifade etmiştir. Aynı zamanda okuyucunun eserini tam olarak özümsemeyeceğini de bazı yerlerde vurgulamıştır.
“Sıracaotları, kaya gülleri, keşişbaşları”
200 syf.
10/10 puan verdi
Sâmiha Ayverdi hanımefendi her eserinde olduğu gibi bu eserinde de üslubu ile kullandığı ifadelerle gönülleri mest etmektedir.
Kitap mensur şiir forumunda yazılmış olup tasavvufi yönüyle bizlere içsel bir kapı aralamaktadır. Kitabın isminin nasıl ortaya çıktığı ile ilgili anekdot ise yüzde tebessüm gönüllerde sürur meydana getiriyor.
Gönül deryasına dalmak isteyenlere tavsiye edilir.
Araştırmalarıyla ünlenen ve daha önceki "Üçüncü Şempanze" kitabıyla da dikkatleri üzerine çeken Diamond; bu yeni kitabını ise bir başucu klasiği kıvamında hazırlıyor. İlk insanın oluşumundan günümüze kadar; insanlık tarihi savaşlar, keşifler, yerleşimler, devletler ve buluşlarla dolu... Diamond da bunu ta en başından ele alıp, detaylı bir biçimde gözler önün seriyor.
Avcı-toplayıcılıktan yerleşik yaşama geçiş, tarımı başlatıyor. Böylelikle yiyecek üretliyor ve fazlası depo ediliyor. Bu açıdan güçlenince toplumlar bir araya gelmeye, büyümeye ve siyasi bir örgütlenme oluşturmaya başlıyorlar. Yiyecek kaygısı ortadan kalkan devletler coğrafi keşiflere, icatlara ve savaşlara başlıyor. Böylelikle teknoloji, insan hayatına tüfek gibi ateşli silahları ve çok tehlikeli mikropları insan hayatına sokuyor. Savaşta verilmeyen kayıplar, mikroplar ile geçmişte kat kat daha fazla verilebiliyor. Teknoloji gerçeği, insanın yararına olabileceği gibi, onlara karanlık anılar da getiriyor.
Bu gibi ve bundan daha fazla anekdot, Diamond'un kitabında yer alıyor. Çok beğeneceğinizi düşünüyorum, okurken alt çizmek için bir kalem yanınızda olsun
Türk Edebiyatının önemli kalemlerinden Hüseyin Nihal Atsız'ın bu kitabı gerçek bir psikolojik roman özelliği taşırken bir yandan tarihi roman özellikleri de taşıyan ve edebiyatımızda görmeye çok alışık olmadığımız bir tarz olarak karşımıza çıkıyor.
Eserin otobiyografik özellikler taşıdığı bilinmektedir.
Eser bir Uygur Masalı ile başlar. Selim
Çok büyük beklenti içinde alıp okuduğum bir kitaptı. Çocukken sık sık herkesin bahsettiği ve her gazetede reklamını görebildiğim bir kitap. Doğal olarak epey sonra da olsa büyük beklenti içinde elime alıp başladım.
Kadim Hindu öğretilerinin insana nasıl yaşaması, nasıl düşünmesi, nasıl beslenmesi gerektiğiyle ilgili bir çok anekdot içeriyor. Fakat kitapta belli bir olay örgüsü yok. Geçirdiği rahatsızlık sonucu işini bırakıp yaşam tarzını değiştiren Julien ve arkadaşı arasındaki diyaloglardan ibaret. Sık sık “Burayı okumuş muydum?” hissine kapılıp bırakmayı düşünebilirsiniz.
Okumuş olmak önemliydi. Ama okumamış olanlar bir şey kaybetmiş olur mu? Kesinlikle hayır.
Bu arada Robin Sharma kadim hint öğretisini “Öğrenci hazır olduğunda öğretmen ortaya çıkar diyerek yarım bırakmış.”
“Ve öğrenci gerçekten hazır olduğunda, öğretmen ortadan kaybolur.” :)
'Zevkler tartışılmaz belki ama gelişebilir.' Kendimi bildim bileli okumakla bir şekilde içli dışlı oldum ve her yıl neleri okuduğumla, beğendiğimle, neleri yarım bıraktığımla ilgili notlar tutmaya çalıştım.Çünkü çoğunlukla fark etmesek de ruhumuz,düşünce yapımız çok dinamik; hayatımızın aşırı durağan olduğunu düşündüğümüz zamanlarda
