Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anımsama ve Unutma
"İçinde bulunduğumuz zaman, çoğu kez, geleceğin belirsizlikleri ile geçmişin bulanıkları arasında bölünmüştür."
Sayfa 16
Bir insanı iyi tanıyorsak, onun aşk, ölüm ya da acı karşısında nasıl davrandığını görmüşsek, onun “üzerinde etki bırakacak” olayları (…) olay türlerini önceden kestiremez miyiz? Hatta o kişinin bu olayları anımsama, değiştirme, belki de mitleştirme ya da uzun vadede unutma tarzını önceden kestiremez miyiz? Söz konusu kişinin karşı çıkacağı, bastıracağı, yadsıyacağı, bir daha düşünmemek üzere kendinden uzaklaştıracağı olayları bile önceden kestirmek mümkün olamaz mı? Demek ki sorumuzun alacağı son biçim şu olacak: Bir bireyin -herkes gibi olayların ve tarihin etkisine açık bir bireyin- özel, kendine özgü anılan ve unutuşları olması doğal değil midir? Bu durumda şöyle bir formül öne sürmeyi göze alıyorum: Bana unuttuğun şeyi söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.
Reklam
Değiştirilmiş veya hayal edilmiş anı kişinin hedefi için ayni şekilde aydınlatıcıdır ve fantezi ile anımsama eylemi arasında fark olsa da biz kesinlikle diğer öğeler hakkındaki bilgilerimizle kıyaslayarak her ikisinden de yararlanabiliriz.
Anımsama bir buluşma şeklidir. Unutkanlıksa özgürlük.
Sayfa 60 - maviçatı yayınlarıKitabı okudu
"Bellek denilen şey esrarlarla dolu bir garip lunapark işte. Bazı olaylar bize olduklarından daha büyük yada daha küçük yada daha renkli görünüyorlar. Hatta bazen hiç olmamış olayları, hatta insanları anımsadığımızı sanıyoruz. Belki de uydurduğumu ya da kurguladığımı sandığım öykülerin bir çoğu gerçekte yaşayıp da unutmuş olduğum şeyler. Yada tam tersi... Belki her şey büyük bir anımsama ânından başka bir şey değil."
.ve hatıra bir kez canlanmaya başladı mı artık onun önüne geçmesi mümkün değildir. Yakasını bırakıp çekilinceye dek ona katlanmak, onu tekrar yaşamak zorundadır. Bu bir çeşit cezadır belki de, Dante'nin Cehennem'indeki aşıkların cezalandırılmasına benzer, mutluluğun nasıl bir his olduğunu anımsama cezası. Gel gör ki orada aşıklar şanslıydı, mutluluğu tek başlarına değil, birlikte anımsayabiliyorlardı en azından.
Reklam
"Haber ve bilgiye boğulmuş rafine totaliter toplum, tarihi silen bir toplumdur. Her şey sanki buz üzerine yazılmış yazı gibidir. Geriye dönük bir düşünme tarzı neredeyse olanaksızdır, çünkü biz daha algılayamadan haber kaynağı çabucak ortadan kaybolur. Durmadan yeni haber ve bilgilerle tıka basa “beslendiğimiz” için, daha önce verileni anımsama fırsatımız çok azdır. Enformasyon hep anında ve şimdi verilir. “O zamanki ve daha önceki” ile kıyaslama şansımız ya çok azdır ya da hiç yoktur. Son haberleri alırız. Biraz sonra kamuoyu yoklamaları, son haberlere anlık tepkilerimizi bildirir. Böylece, daha komşularla, hatta evde bile, fazla bir tartışma şansına sahip olamadan, ne düşündüğümüz hakkında bize bilgi verilir. Ayrım yapmak aktif bir süreçtir. Hiçbir ayrım yapmadan haberleri izlemenin yol açtığı edilgenlik, kolayca yönetilmemizi ve manipüle edilmemizi sağlar. Rafine totaliter toplumlar, çocuklar için geçerli olanın, yetişkinler için de geçerli olduğunu keşfetmişlerdir. Yeni ve hızlı olan her şey dikkatimizi uyandıracaktır ve şimdiki zamanı vurgulamakla, geçmişi silecektir. Tarih bilinci az olan ya da hiç olmayan bir toplumu yönetmek kolaydır. Böyle bir toplum eleştirici değildir ve kurulu düzenden kolayca memnuniyet duyar."
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.