Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anımsama bir buluşma şeklidir. Unutkanlıksa özgürlük.
Sayfa 60
(..)tarih belleğin içinde doğar; o, belleğin bir boyutudur. Ardından, kendi üzerine bir düşünme sürecine girerek belleği kendi konularından birine dönüştürür. Proust bellek üzerine düşünmenin zorunlu referanslarından biri olmaya devam ediyor. Walter Benjamin, Kayıp Zamanın İzinde üzerine yorumlarında, Proust’un “yaşamı olduğu gibi değil, yaşamış olan kişinin hatırladığı şekilde betimlediğini” vurgular. Proust’un “istemdışı bellek”ini –bunu anının bir kılıf, unutmanın ise içerik olduğu, “kendiliğinden anımsama çalışması” (Eingedenken) diye tercüme eder"gece yaptığını gündüz söken" "Penelope çalışması"yla karşılaştırarak devam eder. Öyle ki, her sabah uyandığımızda, "elimizde yalnızca, unutmanın içimizde dokuduğu, yaşanmışlıklar halısının sadece bazı zayıf ve her an kopmaya hazir parçaları kalır.”
Sayfa 20 - İletişim Yayınları
Reklam
"Phaidon adlı diyalogda,Sokrates,ruhun ölümsüzlüğünü kanıtlamak için,'bilgi dediğimiz şeyin yalnızca anımsama olduğu' görüşünü savunur."
Sayfa 75 - Dorlion YayınlarıKitabı okudu
Anılar, anılar, şimdi gözümde canlandılar
Öğrenme yeni sinaptik bağlantılar oluşturmaksa, o zaman anımsama bu bağlantıları bağlı halde tutmak demektir. O nedenle, aslında bir anı sinir hücreleri arasındaki uzun dönemli bir ilişki ya da bağlantıdır. Bu bağlantıların yaratılışı ve zaman içindeki değişiklikleri, beynin fiziksel yapısını da dönüştürür.
Umut doyurmayan davetlkâr bir meyvedir, anımsama beş para etmez bir meteliktir, doyurmayan ekmek parasıdır, ama tekerrür, nimetiyle doyuran rızktır.
Sayfa 33
Umut elden kayıp giden nefis bir genç kızdır, oysa anımsama o anda hiç işine yaramayan hoş bir yaşlı kadındır, tekerrür insanın hiç bezmediği sevgili bir zevcedir.
Sayfa 32
Reklam
…zira tekerrür Yunanlılara göre “anımsama” ne idiyse onun kesin bir ifadesidir., Tekerrür ve anımsama aynı devinimdir, sadece zıt yönlüdürler; zira hatırlanan şey vuku bulmuştur, geriye yönelik tekerrür eder, halbuki asıl tekerrür ileriye yönelik anımsanır.
Sayfa 32
Eski ruhbilimciler, insandaki dış duyulardan başka, beş de iç duyu kabul ederlerdi. Bunlar bellek (hafıza), sezgi (vahime), imgelem (muhayyile), anımsama (müzekkire) ve düşünme (müfekkire) idi. Bu beş duyu, bir ortak duyuda (hiss-i müşterek) birleşirdi.
…zamandaki bu sarsıntı olmadan, bu duygusal ürperme olmadan, anı da olmaz. Dolu olduğunu sandığımız bu geçmişte bile anımsama, anlatma, içini dökme, etkin olmayan zamanların boşluğunu doldurur; hatırlarken faydasız ve etkisiz zamanı, işe yarayan ve verici olan zamana katarız durmaksızın. Mutlulukların ve üzüntülerin diyalektiği, asla zamanın diyalektiğiyle uyum içindeyken olduğu kadar vurucu olmaz. O zaman bilinir ki alan ve veren zamandır. Birdenbire, zamanın yine alacağının bilincine varırız. Bu yüzden yitip giden zamanı yeniden yaşamak, ölümümüzden endişe duymayı öğrenmektir.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.