"İnsanlar, sadece 'inandık' demekle kendi hallerine bırakılacak ve çok çeşitli yollarla imtihana tabi tutulmayacaklarını mı sandılar?" (Ankebut, 2).
"Şu muhakkak ki gerek mallarınızda, gerek canlarınızda imtihana tabi tutulacaksınız"
(Al-i İmran, 186).
"Sizi mutlaka imtihan edeceğiz, ta ki içinizden
mücahede edenleri, sabır ve sebat gösterenleri ortaya çıkaracak ve gösterdiğiniz yararlılıkları imtihan meydanlarında örnek göstereceğiz (Muhammed, 31).
Allah’ın elçisi, Allaha inanan bir toplum için gelip, onları Allah’a imana davet etmişdi; 29/Ankebut: 61: Eğer onlara: "gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?" diye soracak olsan; "Allah" cevabını verirler. O halde nasıl olur da haktan uzaklaşıyorlar?
İnanç, zihinde çok yüzeysel bir çağrışım yapmaktadır. Tartışmayı bitirmek için yapılan bir hamle gibi. “İman ettim" deyip, sonra dosdoğru olmayı değil; "inandım" deyip, bildiğini yapmayı tercih ettiren bir kelimedir inanç.
ANKEBUT S. 45. AYET
"Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle kıl. Kuşkusuz namaz hayâsızlıktan ve kötülükten meneder. Allah’ı anmak her şeyden önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir.
Namazın hikmetini bize açıklamaktadır...
Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allahı anmak elbette ibadetlerin en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.
Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O’na has kılarak Allah’a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki Allah’a ortak koşmaktadırlar.
Halbuki bu mağara olayından belli bir zaman önce inen Ankebut Sûresi'nin 41. Ayeti'nde "Halbuki evlerin en zayıfı örümceğin evidir. Keşke bilselerdi." denilerek, Mekke müşriklerinin ileride basit bir örümcek ağı karşısında mağlup olacaklarına işaret edilmişti.