Tiyatronun bir tatil günüydü, pazartesi. “Sait Faik seni aradı,” dediler. Sait’i bulmak kolaydı Beyoğlu’nda ya Çiçek Pasajı’ndadır veya sinema girişlerinin birinde. Nitekim pasajda bulmuştum o gün. Kulplu kalın bardakla birasını içiyordu. – Hayrola, dedim, beni aramışsın? – Otur, dedi, bir piyes yazdım, onu anlatacağım sana. – Piyes anlatılmaz okunur, dedim. – Dinle hele sen, dedi, anlattı: Dekor bitpazarı veya bir eskici pazarı. Bir adam var işsiz güçsüz. Evde çoluk çocuk aç. Satacak bir şeyi kalmamış adamın. Bir yorganı kalmış sadece. Yorgan omuzunda pazara gelir adam. Önce fiyat veren çıkmaz yorgana. Sonra biri acır haline, bir fiyat biçer. Adam, – Satıyorum haraç mezat satıyorum, sattım! der, parasını alır omuzları düşük avucuna baka baka pazardan uzaklaşırken perde iner. Piyesin adı “Yorgan”. Nasıl? – Hepsi bu kadar mı? – Bu kadar, beğnemedin mi? – Bak Sait, dememe kalmadı. Sait fena sinirlendi. – Ne gülüyorsun ulan, sen ne anlarsın tiyatrodan? Darülbedayi boku!.. Aktör mü geçiniyorsun sen de... Bunu kim oynayabilir biliyor musun? Hâzım! Hâzım... Büyük aktör o işte... “Yorgan” deyip geçme. Bir trajedi var “Yorgan”da! Sait çok samimiydi hislerinde. Aldanmıyordu. Bu kadarcık, bu ufacık rolü bile Hâzım oynasaydı bir trajedi havası katardı buna, katılta katılta da güldürürdü seyirciyi.
Sayfa 3 - KONSERVATUVAR VE OKUL YOKKEN HÂZIM VARDI 
KONSERVATUVAR VE OKUL YOKKEN HÂZIM VARDI Hâzım Körmükçü (1898-1944) “Büyük bir aktör öldü. Radyolar niçin susmuyor?” Bu sözü Hâzım öldüğü gün, Alman tiyatro adamı Carl Ebert söylemişti. Küçük Kemal için söylediğimizi Hâzım için de söyleyelim: Hâzım gibi bir aktör bir daha gelmez. Öyle bir devrede gelmişler ki bu büyük oyuncular, ne okulu var
Reklam
En çok vurulduğum yer burası belki de.. Hele şu sondaki sorusu..Anlatılmaz okunur, hissedilir : Sevmek ne uzun kelime. Derin deniz mavisi. Ne zaman geleceksin? Gelsen ya. Güzel buralar. Hem sana bütün olmayı öğretirim. Göğsünde kaybolurum hüzünlendiğim dakikalarda,çünkü senin omuzlarında ağlamanın deniz manzarası var. Giderdin dedim. Gittin ve gittiğin kırk gece sana uyudum. Aklım ödünç,ellerim yanlış. Ama sen yine de gitme. Gidersen peşinden gelmem ama kalırsan bu masalın sonunu birlikte öğreniriz.Bulutlardan elbise dikmeye başlasın mı güvercinler?