İsterdim, ama Olamazdım
Yazını kanatları.. ("Açılmayan bir kitap gibiyim. Küskün ve biçare") Bu Ülke yazarını esas ayırt eden, karşıt düşüncelerin birbirini başkalaştırdığı bir melezlikten çok, düşünce fatihi olma isteğiyle fetihsizlik ("fetih yok, zafer yok, biraz daha ihtiyarladım"), ufuklarda silinme arzusuyla ufuksuzluk ("ufuklara açılmadan limana giren zavallı gemi"), aydınlatma arzusuyla ışıksızlık ("hiç yanmadan küflenen, kırılan ve atılan bir petrol lambası olmak"), coşkuyla gücenmişlik ("Açılmayan bir kitap gibiyim. Küskün ve biçare"), sürüden ayrılma isteğiyle sürü tarafından terk edilmiş olma duygusu ("sürünün terk ettiği hasta bir koyun olmak güç") arasındaki sert gelgittir. Ülke anlatısı hep aynı kişisel mitolojiyi, oradaki kabarma ve alçalmayı, kanatlanma arzusuyla yere çakılıp kalmışlığı yankılar. Dünyaya kement attım, yakalayamadım. Mektup yazdım, sahibini bulmadı. Tohum serptim, başak vermedi. Zirveyi hedefledim, yarı yolda kaldım. Uçmak istedim, ancak sürünebildim. Kendi ifadeleri: "Fetih ümitleri'yle, bir "gazaya koşar gibi" İstanbul'a gelmiş, ama fethedememiştir. Ne "bu toprağın hayvanı" olabilmiş, ne de tam anlamıyla kanatlanabilmiştir. Ne tam toprağa kök salabilmiş ("zaten ezeli ve ebedi yabancısıydı bu ülkenin") ne de enginlere açılabilmiştir.
Sayfa 140 - MetisKitabı okudu
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Reklam
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Sizi En Çok Ne Mutlu Ediyor? Bu incelemeyi sizin yorumlarınız yazacak. Nasıl mı? Kitabın yazarı Frankl'a göre her insanın anlam arayışı kendisine özgüdür. O zaman size soruyorum: Kendi anlamınızı nerede arıyorsunuz? Gelecek için bilinçli çocuklar yetiştirmekte mi? Allah'a inançta mı? Kitap okumakta mı? Hayvan sevgisinde mi? Belki de hiç
KORKU NEDİR? KURANDAN TAHLİL
Takvâ sözcüğünün anlamında “korku” ve “korkmak” unsurları bulunmasına rağmen,takvâ’nın sadece “korku” olarak anlaşılması doğru değildir. Fakat ne yazık ki, birçok meal ve tefsir, takvâ ve ittikâ sözcüklerini sadece “korkmak” anlamıyla açıklamıştır. Takvâ veittikâ sözcüklerinin ifade ettiği korunma ve sakınmanın Arapça’da havf, mehâfet, rehbet gibi
(COK UZUN VE KİTAPTA HERBİR SÖZÜN DÜŞÜNÜLESİ EN NAİF BÖLÜMÜ) “ Momo, şimdi o büyük salonun içindeydi. Burası en büyük kiliseden daha görkemli, en büyük istasyonların salonlarından bile daha genişti. Güçlü sütunların üzerinde yükselen tavan neredeyse görünmüyordu. Etrafta hiç pencere yoktu. Kocaman salonu aydınlatan altın renkli ışık çevrede