#Alıntı "Bana gel," Nefesim kesildi, tüm bedenim titrerken bir çare arar gibi at daha sokuldum anneme. Olmadı, ne bir çare bulabildim ne de cevap verebildim ona. "Yeter artık mavi göz, sabrım gibi gücüm de yok artık. Gel benimle." Yerini yenileri alan gözyaşım durmaya tövbeli gibi akmaya devam ederken kollarıyla beni sıkıca
Denememin devamı:)
Renk'in yüzüne baktı Yekta özlemle. O kadar kan kaybetmişti ki, yapılan makyaja rağmen göz altlarında morluklar seyretmeye başlamıştı. Elleri üşümeye başlamıştı. Bu hayra alamet değildi biliyordu. Ellerini ısıtmaya çalışırcasına sımsıkı sardı elleriyle. Bir yandan ağzıyla sıcak hava veriyordu. Bir an döndü ve görevliye "Klimayı açabilir
Reklam
Pupa Hava, fantastik öykü ( 7. Kısım )
Little People ve kız çalışmaya devam etti ve birkaç gün sonra pupa yaklaşık olarak iri bir köpeğin büyüklüğüne ulaştı. “Yarın cezam bitecek. Ben de buradan çıkacağım” dedi kız Little People’a, gün ağarmaya başlarken. Yedi Little People sessizce kızın söylediklerine kulak verdiler. “Bu yüzden artık birlikte havadan pupa yapamayacağız.” “Bu çok
"İnsan işte böyle delirir." diye yineledi. "İşte böyle vurur kendini... utançla yaşamamak için!" diye ekledi ardından. Gidip kapıyı kilitledi, sonra dişlerini iyice sıkarak durgun bakışlarla masaya gitti, tabancasını aldı, şöyle bir baktı, dolu namluyu kendine çevirip düşünmeye başladı. Elinde tabanca, hiç hareket etmeden ve yüzünde gerilimli bir ifadeyle başı öne eğik duruyor ve düşünüyordu. Sanki düşüncelerinin mantıklı, akıcı ve açık akışı onu kesin bir sonuca ulaştırmış gibi, "Kuşkusuz," dedi kendi kendine. İşin aslında onun için inandırıcı olan bu "kuşkusuz" sözcüğü, bu bir saat içinde onuncu kez zihninden akıp geçen anılar ve hayaller bütününün yinelenip durmasının bir sonucuydu. Bunlar sonsuza kadar yitirilen mutluluğun anılarıydı, hayatta onu bekleyen şeylerin anlamsızlığının canlanmasıydı ve aşağılanmasını kavramış olmasıydı. Bu hayaller ve duygular hep aynı sırayı takip ediyordu.
Sayfa 574 - Kont VronskiKitabı okudu
Biz bu dünyaya gelirken üzerimizde bir parça bez bile yoktu.Midemiz de bomboştu.Ama Allah Teâlâ bizi hayat sahasına düştüğümüz ilk andan itibaren rızıklandırmaya başladı.Doğar doğmaz bizim için, bünyemize ve o anki ihtiyacımıza en mükemmel sûrette karşılık veren bir gıda olarak anne sütünü yarattı.O günden beri de rızıklandırmaya devam etmektedir. Yani sahip olduğumuzu sandığımız her şey,aslında Allah'ın lütfuyla bahşedilmiş nimetlerden ibaret. Gerçek sahibi,onları istediği zaman geri alma hakkına ve kudretine sahiptir.Bu sebeple mala,mülke itimat etmeyip onun gerçek sahibine, yani sadece Allah'a tevekkül etmemiz ve o yüce kudrete teslim olmamız şarttır.
Doğru Ebeveyn Olabilmek...
Annesi ve babası, her yıl oğullarını, yazın büyükannesinin yanına gönderirken trende ona eşlik edip bir sonraki gün aynı trenle eve dönerlerdi. Biraz büyüdüğünde çocuk anne ve babasına dedi ki: -Artık büyüdüm, bu yıl büyükannemin yanına tek başıma gitmeyi denesem, ne dersiniz? Kısa bir tartışmadan sonra anne ve babası bu konuda fikir birliğine vardılar. İstasyon platformunda ona el sallayıp uğurlarken ve vagonun penceresinden son tembihlerini yaparken çocuk aynı şeyleri tekrarlamaya devam etti. -Evet , biliyorum, biliyorum, yüzlerce kez söylediniz...! Tren kalkmak üzereydi ki babası: -Oğlum olur ya; kendini rahatsız ve yalnız hissedersen ya da korkarsan bu senin için.! dedi ve oğlunun cebine bir şey koydu. Ve çocuk artık tek başınaydı, etrafında yabancı insanlar birbirleriyle itişip kakışıyor, gülüyor, kompartımana girip çıkıyorlardı. Kondüktör çocuğun biletine bakarken, yalnız yolculuk yaptığına dair bir yorum yaptı, birisi ona acır gibi baktı. Onu işaret edip fısıldayanlar oldu. Çocuk birden, kendini çok huzursuz hissetti ve rahatsızlığı her bakışla daha da arttı. Başını önüne eğdi, koltuğun köşesinde adeta büzüştü ve gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı. İşte o anda babasının cebine bir şey koyduğunu hatırladı. Titreyen elleriyle, el yordamıyla o küçük kâğıt parçasını buldu ve açtı. Kağıtta şunlar yazılıydı: -Oğlum, biz son vagondayız. Çocukların uçmasına izin vermeliyiz, onlara güvendiğimizi göstermeliyiz ama, onlar hayatı göğüsleyene kadar da son vagonda olmalıyız.
Reklam
1.000 öğeden 821 ile 830 arasındakiler gösteriliyor.