Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herkes bayram için yaprak sarması sararken biz niye kaburga dolması yapıyoruz anne?
Gecenizin Hayırla Bereketle Sadetle Dolması Dileğiyle Değerli 1K AİLESİ
Anne: Cennetin kapısıdır açmasını bilene. Baba: Hazine gibidir bulmasını bilene. Kardeş: Kalbin aynasıdır bakmasını bilene. Evlat: Deniz suyu gibidir ne içilir ne atılır.
Reklam
Herkesin kendisini sevmesini bekleyen kişilerin geçmişinde, dolmayan sevgi depoları olduğunu görüyorum. Temsili olarak her insanın içinde dolması gereken sevgi depoları var; anne ve baba ya da bakım veren kişi tarafından dolması gereken sevgi depoları. Anne ya da babadan alması gereken sevgiyi alamayıp olumsuz tutumlarla karşılaşan çocuklar, bu sevgi eksikliklerini büyüdükçe yanlarında taşıyorlar. Anne ya da babadan birinin çok verici olması sadece kendi deposunu dolduruyor, yani anne iyiyse anne deposu doluyor, annenin iyiliği babanın deposunu tam anlamıyla dolduramıyor maalesef. Ve bunu en korunmasız zamanında yaşayan çocuk, bu eksikliği en derininde hissederek bu kısma takılıyor. İleriki yaşlarında ne zaman birisinin kendisini tam anlamıyla sevmediğini hissetse, geçmişindeki sevgi göremeyen çocukluk şablonu tekrarlanıyor ve o yaralı çocuk kontrolü ele alıyor. Beni sev moduna girip aslında kendi kişiliği için uygun olmayan şeyleri yaparak kendinden uzaklaşabiliyor.
Beyhan Budak
Beyhan Budak
bir kere sana güveniyorum kızım diyip sarsaydı. Kızı hayallerinde bile en basit insandan değer dilenir sevgi bekler olmayacaktı. Fakat kendisine de hak veriyordu hiç sevilmiş miydi ki sevmeyi nasıl bilmeliydi? Peki ama kızı sevmeyi bunca sevgisizlikte nasıl öğrenmişti, insanlar kızını nasıl oluyordu da bir anne gibi hissddebiliyorlardı? Aslında çok seviyordu kızını. Onun azcık bir üzüntüsü gözlerinin dolması boğazında yutamadığı bir düğüm kabuslarla dolu bir uyku demekti ama kızı bunları nerden bilebildi ki? Evet sonunda anlamıştı kendisindeki eksikliği sorunu sevmek değil, sorunu korkaklıklıktı: kızı sevgisini gösterince birilerinin kendisini ayıplamasından korkuyor, bu düşüncesini toplumsal kurallar çerçevesinde edep sahibi, türlü ayet ve hadisleri kendince yorumuyla çarpıtarak müthiş bir müslüman ve tüm bunları düşünebilme olgunluğuna mazhar olduğu için harikulade bir entelektüel olduğu kılıflarıyla vicdanını bir bahar soluğu gibi ferahlatacak şekilde örtüyordu. Ancak kızı sevgisi karşısında kimin ne dediğine aldırış etmemekle kalmayıp nasıl oluyordu da çok zaman geçmeden etrafındakileri de sevgide cesur hâle getirebiliyordu. Nasıl oluyordu da insanların çoğu onu ayıplamıyordu. peki ya o nasıl oluyordu da kendisini ayıplayanlara karşı omuz silkerek sevgiden vazgeçmiyordu?
Büyük bir aşkmış anne olmak, delilik haliymiş. İçinin her daim pırpır olmasıymış... Hem korkusuzca tüm dünyayı karşına alabilecek cesaretinin olması hem de onun kılına zarar gelecek diye ödünün kopmasıymış... Uyurken nefesini dinlemekmiş anne olmak, nefesindeki cennet kokusunu içine çekmekmiş. Küçülen kıyafetlerine bakarak gözlerinin dolması, her yeni hareketinde mutluluktan kahkahalara boğulmakmış... Hem yatağına alışsın demek hem de koynumda bir saat daha yatsınmış... Dünyanın tüm güzelliklerinin onda toplandığını, doğanın size torpil yaptığını düşünmekmiş... Gece 88 kez uyansan da onun boncuk gözlerini görmek için 89. Uyanışı beklemek ve bunu seve seve yapmakmış... O gözlerine baktığında kainattaki tüm güzelliklerin toplanıp gözlerinden kalbine aktığını, içinin coştuğunu hissetmekmiş... Büyük bir aşkmış anne olmak, delilik haliymiş. Duygularımın tarifi zor... Gözümden mutluluk yaşları, dilimden şükür eksik olmuyor hatırladıkça. Annelerimizin ve anne adaylarının anneler günü kutlu olsun💐
Savaşın Çocukları
Yangın yerine dönüşmüş şu yeryüzünde savaşların en ağır bedelini çocuklar ödüyor. Çocuklar savaşın en zayıf halkalarıdır, dolayısıyla" her savaş çocuklara karşı yapılan bir savaştır." Çocukların düşleri aslında hep aynıdır; dondurma yemek,bisiklete binmek, uçurtma uçurtmak oyuncaklarla oynamak. Ama kimileri tek bir şeyi düşünürler; hayatta kalmayı!. Savaşlar çocuklardan çocukluğunu götürüyor, geleceğe dair umutlarını götürüyor, oyuncaklarını götürüyor, hayallerini götürüyor, sıcacık bir yatağı ve anne kucağını götürüyor, doğacak güneşi götürüyor, uyurken okunacak masalları götürüyor, yüreklerine dolması gereken sevgi tohumlarını götürüyor... ÇOCUK! Hepsi aynı gökyüzünü paylaşıyorlar, bir avuç toprağı paylaşamayanların dünyasında...Barışa, umuda, güneşe hasret...
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.