Savaşın sadece büyük adamlar, hükümetler ve kapitalistler tarafından yapıldığını sanmıyorum. Hayır, küçük adamlarda savaş yanlısı, yoksa bütün halklar çoktan ayaklanırdı! İnsanların içinde yıkma dürtüsü var; öldürmek, katletmek ve öfkeli olmak var.
Bebekte temel güven duygusunun oluşumunu engelleyen en önemli etmenlerden biri de, kaygılı annedir. Kaygılı anne, aslında, yetişkin yaşamının sorumluluklarını üstlenebilecek güce yeterince sahip olmayan biridir. Anneliğe de gereğince hazır değildir. Çoğu kez kendi annesi de kaygılı biridir. Çünkü kaygı bulaşıcı bir duygudur."
"Anne tarafından sevilme işlemi edilgendir. Sevilmek için yapabileceğim hiçbir şey yoktur; anne sevgisi koşulsuzdur. Elimden gelen tek şey var olmaktır; onun çocuğu olmak."
Bazı kitaplar okurun zihnine bir bomba gibi düşer. Sessiz ve derinden gelir ama patladığında hayatınızı bir daha asla eskisi gibi yaşayamazsınız. Hikâyenin basit bir mektupla başlaması sizi yanıltmasın; aslında o mektubun taşıdığı ağırlık, insanın kendi yaşamıyla yüzleşmesinin ağırlığıdır.
Baş kahraman, sıradan bir hayat süren, hiçbir
Aşırı koruyucu anne baba, "korumak ve yardımcı olmak" yerine tüm yetkileri ele alır ve çocuklarına kendi hayatlarını idare ettirme becerisine sahip olmadıklarını hissettirirler.