Annem başımı okşadı.
Sayfa 105
Necip Fazıl Kısakürek
Dağda dolaşırken yakma kandili, Fersiz gözlerimi dağlama gurbet! Ne söylemez, akan suların dili, Sessizlik içinde çağlama gurbet! Titrek parmağınla tutup tığını. Alnıma işleme kırışığını Duvarda, emerek mum ışığını, Bir veremli rengi bağlama gurbet Gül büyütenlere mahsus hevesle, Renk dertlerimi gözümde besle! Yalnız, annem gibi, o ılık sesle, İçimde dövünüp ağlama gurbet!..
Reklam
Ama toprağa gittim. Annem hasta oldu. Ona ilaç almaya mecalim olsa ilaç da alırdım. Annem kendi kendine iyileşti. Zaten anneler kendi kendilerine iyileşirmiş. Kendi kendine iyileşen anne kendi kendine ölene baba denirmiş. Saygı duydum. Biraz ağladım. Toprağı biraz daha üstüme çektim.
O, çalışırken ben de bir yandan onu seyrederdim. Ne kadar da mutlu gözükürdü. Sanırım insan toprakla meşgul olunca aslına dönüyordu. Ben de mandalina çekirdeklerini alır, ceplerimde bekletir, geceleri avuçlarımın içinde onunla uyurdum. Annem beni her sabah kaldırdığında avuçlarımda sıkı sıkıya tuttuğum mandalina çekirdekleri olurdu. Söylenip durur, temizliğe dikkat etmediğim için bana kızardı. Olsun, avucumdaki çekirdeklerle dedemin sevgisini yüreğimde taşıyor gibi oluyordum.
Sonra… Annem bu hikayeyi bana beş bin kere filan anlattı. Ama bundan sonrasını anlatmayı hiç beceremedi. Hıçkırıklara gömülüp kaçtı her seferinde. Ben de sevmedim böyle şeyleri hiç.
Sayfa 19
Ara sıra annem beni Bekletirdi duraklarda Yollar çıkardı önüme Ara sıra yollar beni Aldatırdı ıraklarda Issızlığa giden yollar Güneşi terk eden yollar Biri sağımda avare Biri solda pare pare Ruhuma karanlıklarda Bin kötülük eden yollar Umursamadan gökleri Birkaç günlük düş uğruna Yad ellere düşen yollar Yitik bir hazine için En çaresiz tepeleri Kafdağı'nda aşan yollar
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.