Nasıl olur da kalpler iyilikleri getiren tek, günahları silen, duaları kabul eden, hatalara göz yuman, günahları bağışlayan, kusurları örten, dertlerden kurtaran, imdatlara koşan, talepleri sahiplerine ulaştıran tek zatı, sevmez. - O; zikredilmeye ve şükredilmeye, kulluk edilmeye, ve hamdedilmeye en lâyık zattır. - İsteyene en çok yardımcı, -
2/10 puan verdi
-“Ezilen bir kadın hikayesi anlatırken her seferinde neden bu cehaletle örtüşür veya bu cehaletin arkasında neden sürekli din ifade edilir? Onu merak ederiz.” der ve bu romanın içerisindeki bazı cümlelerin arasında yürümeye başlıyoruz. -Kızcağız şöyle sesleniyor daha sayfaların baş kısmında: “Bak canım hangi kapıdan çıktıysa aynı kapıdan
Kördüğüm
KördüğümAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20176.8k okunma
Reklam
104 syf.
9/10 puan verdi
"Dans etmek bir çığlığı susturmak mı?" 16.yy Strasbourg'da frengi, cuzzam, veba, terleme hastaligi ve Türkler'in istila edeceği gibi tehditler yaşanması, yaşanılan kuraklık halkı açlığa, sefalete, yokluk ve yoksulluğa sürüklemiştir. Ama bu açlık ve sefalet, taşları emmek, kağıtları, köpekleri, dışkıları ve kendi bebeklerini yemek kadar vahim bir boyuttadır. Kendi bebeğini yemek yerine göle atıp ölmesine sebep olan annenin, ıstırabından aklını yitirip dans etmesi ve kısa zamanda herkesin ona katılmasıyla, tüm şehirde dans vebası yaşanır. Bu dans ölüme giden bir katliamdır. Bu yaşanılan toplumsal histeri vakasına piskopasin yaklaşımı; kiliseye borcunu ödemeyen yoksul halk, günahları yüzünden Tanrı tarafından verilen ceza , olarak tanımlarlar. Kendileri zenginlik ve temiz su içinde yaşarlarken, halktan hala vergi alma derdine düşerler. "Papazlar şeytandan söz etmese nasıl gecinirlerdi acaba?" S:26 Din adamlarının gerçek yüzlerini, dini kendi çıkarları için nasıl kullandıkları, merhametsizlikleri, ahlaksızlıkları açıkça ifade edilmiş. Doktorların ifadesi ise; halkın ıstırabından, gerçekliğinden kaçmak için yaşadığı bir salgın. Bu salgına nasıl son verilecekti? Değişik bir son ile biten, gerçeklere dayanan ve biraz kurgu yapılmış, okunmaya değer, insanlığını kaybetmiş insanların hikayesi!!!!!
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,805 okunma
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
"İnsanın okuyamadığı tek mesaj çocukluğudur." Bir insanın kişiliği, günahları, yaraları, zaafları,... hep aileden gelir. Annenin ona göstermediği şefkat, babanın eksik bıraktığı merhamet çocuklarının yaralarını oluşturmalarının yanı sıra ruhunda da derin izler bırakır. Kimi benzemek istemez ailesine onlardan gördüklerinin tam tersini yapmaya çalışır, kimi ise ne kadar yanlış bulsa da onlardan gördüğünün aynını yapar. Sonuçta iki davranış şekli de hatalıdır, kişi iyi sonuçlar elde edemez. Ama bunun sorumlusu kendi değildir ki kendi de bir sürü şey yaşamış; yaptığı her şey, işlediği her günah aslında çocukluğunun yansımasıdır. Okurken her bölümün sonunda duraklayıp kendime döndüm. Ne kadar çok kod biriktirmişim çocukluğumdan. Beni bu zamana kadar etkileyen, ama farkına varamadığım ne çok şey varmış... İnsanın kendini okuyabilmesi, anlayabilmesi, kendiyle anlaşabilmesi kadar değerli bir şey yok. Bunun yanı sıra etrafınızdaki insanları da anlayabiliyorsunuz. Sürekli davranışlarından şikâyet ettiğiniz, tartışma yaşadığınız insanlara farklı bir gözle bakabiliyorsunuz. Belki birbirimize dokunup hikâyelerimizi izleyemeyiz, ama bizde de çok değerli bir duygu var. Empati... Birbirimize daha hoşgörülü, daha sevgi dolu yaklaşabiliriz. Yaraları olan bir tek kendimiz değiliz, her birimiz farklı bir yerden kanıyoruz. Ama insan insanda iyileşir. Tek ihtiyacımız sevgi. "Umarım bizi aşk uğurlar."♡
Okunmamış Mesaj
Okunmamış MesajAşkım Kapışmak · Nemesis Kitap Yayınları · 2020433 okunma
Rivayet edildiğine göre Yûsuf aleyhisselâm zindanda iken, Cebrail aleyhisselâm kendisini ziyarete gitti. Yusuf aleyhisselâm, Cebrail aleyhisselâm'a -Babam ne hâldedir? diye sordu. Cebrail aleyhisselam: -Yüz çocuk kaybeden annenin acısı gibi acı çekmektedir, dedi. Yusuf aleyhisselâm: -O halde mükâfatı nedir? diye sordu. Cebrail aleyhisselâm: -Yüz şehit sevabı almıştır, diye cevap verdi. Demek ki keder ve üzüntü, Allah'a karşı yapılan günahları yok eder.
Resúl-i Ekrem (s.a.v.); من الذنوب ذنوب لا يكفرها إلا الهموم (إلا الهم) بطلب المعيشة "Günahlardan öyleleri var ki, onları ancak geçim hususunda çekilen sıkıntılar yok eder." buyurmuştur. Hz. Âişe'nin rivâyetinde şöyle buyrulmuştur: "Kulun günâhi çoğalıp da onu yok edecek ameli bulunmazsa, Allahu Teâlá ona sıkıntılar verir ve günâhlarına keffâret olur." Denildi ki; kalbe girdiği halde insanın bilmediği sıkıntı, yaptığı günâhın ve çekeceği azâbın sıkıntısıdır. Şâyet, "İnsanın sıkıntısı ekseriyetle malı, evlâdı ve mevkiî için olur. Aslında bunlar hatâdır, nasıl olur da günâha keffâret olur?" dersen bilmiş ol ki; Bunları sevmek hatâ, bunlardan mahrum kalmak ise günâha keffârettir. Onlardan faydalansa, hatâsı tamamlanırdı. Rivayet edildiğine göre Yûsuf aleyhisselâm zindanda iken, Cebrail aleyhisselâm kendisini ziyârete gitti. Yûsuf aleyhisselâm, Cebrâil aleyhisselâma; - "Babam ne haldedir?" diye sordu. Cebrail aleyhisselâm: - "Yüz çocuk kaybeden annenin acısı gibi acı çekmektedi dedi. Yusuf aleyhisselâm: - "O halde mükâfâtı nedir?" diye sordu. Cebrail aleyhisseläm -"Yüz şehid sevâbi almıştır." diye cevap verdi. Demek ki keder ve üzüntü, Allah'a karşı yapılan günâhları yok eder. İşte bu anlattıklarımız, kendisiyle Allah'ı arasında olan kusur ve isyanlarındadır.
Sayfa 113
Reklam
85 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.