“Ben vedaları sevmem albayım. Hiç gitmesin insanlar. Hele gelmemek üzere giderlerse, çok üzülürüm albayım, dayanamam. Gelmemek üzere gidenler çok sevdiklerim olur genelde. Bir de bir hikaye bırakır ki geride, noksanlığın daniskası içinde. Ölse, öldü dersin, ama ölmez onlar. Ölmesinler de. Ölürlerse bir kere daha üzülürüm. Çünkü koklayamazlar bir
Her şeye rağmen ona karşı neden bu kadar derin bir sevgi beslediğini anladı: Babasıyla yalnız kalma fırsatı. Onu yıllar boyu ayakta tutan, hayatın hep doğru tarafında kalmasını sağlayan işte o anlardı. Bir pencerenin açılıp hayatı sadece o ikisi için fırsatlar sunduğu anlar, birlikte planlar yaptıkları, yapacakları her şeyi heyecanla fısıldadıkları, kaçışın yaklaştığı anlar.
Sayfa 162 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Adına sevgi denen duyguların canlı, insanın yüreğini titreten gökkuşağı benim yüreğimde solmuştu, her şeye karşı duyduğum kin kömür gazı ateşi gibi koyu mavi titrek bir ışık veriyordu ve kalbimde de yoğun bir hoşnutsuzluk duygusu, bu gri, cansız saçmalıkta bir başıma olduğum hissi için için yanıyordu.
Sayfa 244Kitabı okudu
İnsan başkalarından sevgi beklerken nasıl da kör oluyordu kendini sevmeye. Başkasından sevgi dilenmeyi kesecek önüme bakacaktım. Bir gün kendimi sevecek herkese ve her şeye karşı cesur olacaktım. Kafamın içindeki sekmeleri kapatacak bir gün en güzel uykuyu ben uyuyacaktım.
Sayfa 195 - Armoni YayıncılıkKitabı okudu
DEVLET UĞRUNA KENDİNİ FEDA EDEN KAHRAMAN: URUNGU (BOZKURTLAR DİRİLİYOR) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce yine uzunca bir özet verelim. Kür Şad ihtilali, Çin Kağanı Tay-tsung'u korku ve endişeye kaptırmıştır. Ne yapılacağını görüşmek üzere nazırlarını sarayda toplar. Çeşitli fikirler ileri sürülür. Sonunda Gök Türklerin
ATSIZ'DA TÜRK-TÜRKÇÜLÜK-MİLLİYETÇİLİK: 1943 yılındaki En Sinsi Tehlike broşüründe "Siyasî, içtimaî mezhebim Türkçülüktür." (Atsız 1992: 68) diyen Atsız'ın Türkçülüğüne geçmeden önce onun genel olarak "milliyetçilik” hakkındaki düşüncesini aktarmak doğru olacaktır. Ona göre milliyetçilik sosyal bir kanundur: "Tarihin
Reklam
PARACELSUS
Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevmez. Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şey anlamaz. Hiçbir şeyden anlamayan insan, değersizdir. Oysa anlayan kişi hem sever, hem her şeye karşı duyarlı olur, hem de görür... Bir şeyde ne kadar çok bilgi varsa, o kadar büyük sevgi vardır... Tüm meyvelerin çileklerle aynı anda olgunlaştığını sanan kişi, üzümleri hiç tanımıyor demektir.
DEVLET UĞRUNA KENDİNİ FEDA EDEN KAHRAMAN: URUNGU (BOZKURTLAR DİRİLİYOR) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce yine uzunca bir özet verelim Kür Şad ihtilali, Çin Kağanı Tay-tsung'u korku ve endişeye kaptırmıştır. Ne yapılacağını görüşmek üzere nazırlarını sarayda toplar. Çeşitli fikirler ileri sürülür. Sonunda Gök Türklerin Çin'den
Duyarlı bir insan için sevgi, karşı cinsten birine yönelik hisler toplamı değil, çevremizdeki her şeye her an yönelebilen genel bir yaşam ilkesidir. Sevgi ancak duyarlılık varsa, içimizde dünyaya bir açıklık varsa doğabilir; yaşamımıza canlılık, coşku ve mutluluk katışından anlarız onun geldiğini. Gerçeği, dünyaya duyarlı bir algılama ile kavradığımızda, orada kendimiz için birçok güzellik keşfederiz. Hayatın ayrıntılarını, dünyanın muhteşem güzelliğini, estetiğini görürüz. Duyarlılık sayesinde hayat içimize dolar. Dünyanın, insanların, canlıların muhteşem güzelliklerine baktıkça gözlerimizin, içimizin de güzelleştiğini hissederiz. Âşık insanın, sevdiğini dünyalar güzeli mertebesine çıkarmasındaki estetik zarafetin sırrı, sevme becerisinin sağlad ğı duyarlılıktadır.
Sayfa 174Kitabı okudu
Alıcı Yönlenme
Alıcı yönlenmede kişi, 'tüm iyiliklerin kaynağı'nın dışarıda olduğunu hisseder ve istediği şeyi bu ister özdeksel bir şey, isterse duygulanım, sevgi, bilgi, haz olsun- elde etmenin biricik yolunun onu bu dış kaynaktan almak olduğuna inanır. Bu yönlenmede sevgi sorunu bir sevme sorunu olmayıp hemen hemen yalnızca bir 'sevilme'
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.