Rum hükümdarı “Âlimlerin ilminin en üstün mertebesi susmaktır.” dedi. Fars hükümdarı “Bir söz söylediğimde, ben söze değil, söz bana hâkim olur.” dedi. Hind hükümdarı “Gücüm, söylediğim sözü engellemekten daha çok söylemediğim sözü engellemeye yeter.” dedi. Çin hükümdarı “Konuşmaktan dolayı pişman oldum ama susmaktan dolayı hiç pişman olmadım.” dedi.
Ağra ve Türklük
Bir İngiliz Hind olduğu gibi, bir Türk Hind vardır: Genç tarihçiler, felsefeciler, sanatçılar bize bu Hindi’i öğretmelidirler.
Reklam
Yunan'ın kültür tipi felsefidir. Roma'nin kültür tipi askeri ve sanatsaldır. Çin'in kültür tipi sufiyanedir. Hind'in kültür tipi ruhanidir. Bizim kültür tipimiz ise dindir, İslâmidir. Her birey, bu kültür ocağında nefes almakta, beslenmekte ve olgunlaşmaktadır.
Sayfa 127Kitabı okudu
Galiba Hindli bir mütefekkirin şöyle bir değerlendirmesi var: «Mal dersen Hindistan'da, şan dersen Osmanlı İmparatorluğu'nda, akıl dersen Firengistan'da! Ama Firengin aklına bakın ki, hem Hind'in malına, hem de Os­manlı'nın şânına kondu.»
Bize ulaşan rivayetlerden, kadınların vakit namazları dahil olmak üzere Cuma ve Bayram namazlarına da sürekli katıldıklarını görmekteyiz. Nitekim Ümmü Sinan el-Eslemî'nin: "Bizler Resulullah (s.a.v.) ile birlikte Cuma ve Bayram namazlarına çıkardık" şeklindeki rivayeti de buna açıkça işaret etmektedir. Hind binti Useyd el-Ensarînin anlattıkları, bayanların hutbelerde ne kadar çok bulunduğunu göstermektedir. Hind (r.anha) şöyle demektedir: "Ben Kaf Suresi'ni Resulullah'ın (s.a.v.) hutbelerinde ezberledim. Resulullah (s.a.v.) bu sureyi minberde o kadar çok okurdu ki, çok işitmekten ezberlemiş oldum." Bu da, kadınların Kur'ân'ı ezberleyecek sıklıkta mescide devam ettiklerini göstermektedir.
M.Kemal imzalı İslam alemine B.M.Meclisi tarafından yazılan beyannamede;
Türk tarihinin İslamın sancaktarı olduğu hatırlatılıyor ve oldukça ebedi bir dil kullanılıyordu: "İşte biz, bir taraftan müstevlileri geldikleri yerlere tardetmek, diğer taraftan iğfal ve ifsad edenleri yola getirmekle meşgul olduğumuz bir zamanda sizi hakikatten haberdar etmek istedik. Zira öğrendik ki Mısırda ve Hind'de olduğu gibi İslamın başını İslamın eli ile ezenler bizi halifeye âsi ve günahkâr bir zümre olarak tanıtmak istiyorlar...
Sayfa 197 - KronikKitabı okudu
Reklam
[25. Ahmed el-Kadir-Billâh] Ardından amcasının oğlu Ahmed el-Kadir-Billah b. İshak b. el-Muktedir'in emirliği başlar. Devleti Bahâuddevle'nin oğlu Celâlüddevle ele geçirdi. Onun döneminde Rafizilerin sayısı iyice arttı. Anlatıldığına göre Sultan Mahmud Sebüktegin Hind diyarında müstakil bir sultan idi. Bağdat'a gelip el-Kadir-Billah'a yardım etti ve muhâlifleri kılıç zoruyla berteraf edip Rafizileri, zındıkları ve Mu'tezile mensuplarından birçok kişiyi astı. el-Kadir-Billâh dört yüz yirmi iki yılında vefat etti. Emîrliği kırk bir yıl sürdü.
Sayfa 166
Kanuni Sultan Süleyman, bütün dünyayı kapsayan gücünü, Bender kalesinde 1538 tarihli bir yazıtta şöyle dile getirmiştir: Ben, Tanrı'nın kulu, bu dünyanın sultanıyım. Tanrı'nın inayetiyle üm­met-i Muhammed'in başındayım. Adına Mekke ve Medine'de hutbe okunan Süleyman'ım ben. Ben, Bağdat'ta şah, Bizans diyarlarında kayser. Mısır'da sultanım, donanmalarını Akdeniz, Mağrip ve Hind'e yollayan sultanım. Ma­car taht ve tacını alan ve onları bir kuluna bağışlayan sultan benim. Voyvo­da Petru başkaldırdı, ancak atımın ayakları onu toz eyledi; Boğdan'ı da fethettim.
Sayfa 46 - PdfKitabı okudu
Her çend Teriqeta Neqşibendi, ji Asyaya Navîn seri hildaye û bi navê Şêx Behaeddin Neqşïbend Buxari (1318-1389 z) hati- ye naskirin ku hinek guhertin û destkari di terîqeté de kiriye, lë temenë terîqetê ji vê tarîxê kevintir e û diçe digihije dema Yüsif Hemedani (1049-1149 z) û piştre ji dema Ebdulxaliq Xunçewani (2-1220 z) ku cara yekê hinek bernameyên din û qanûnên nû jê re danîn û piştî wî jî serdema Ubeydullahé Ehrar (1404-1490 ) û muridên wî ku terîqetê ji Hindê gihandin Tirkiyê û piştre ji Ehmed Farûq ku wî ji guhertinên zêdetir të de kirin û muridên wi ew gihandin navçeyên Îran û Tirkiyê û bi vî awayî ev terigeta han gav bi gav li Rojhilata Navîn û bi taybeti ji pişti derketina Ziyaeddin Xalid Huseyin (Mewlana Xalidê Şarezori), zêdetir fireh û belav bû. Mewlana Xalid ev teriqet ji Delhiyê ji destê Şêx Ebdullah wergirt û li Kurdistanê belav kir.
Kâbil'in banliyösü, kuzey - doğusundan karların eksik olmadığı dağlarla çerçevelenmiş meyva bahçelerinin mes'ut gülüşünü etrafa yayar. Eski kralların sarayı güney doğuyu taçlandırır. Burası, bahçelerle süslü yüksek bir tepedir; bu bahçeler, ölümsüz peygamber İlyas'ın ayak izinin yakınındaki bir kaynağın sularıyle sulanır.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.