İşittiğin, duyduğun..
Ve sevdasına kapıldığın o gizli hazîneyi..
Yeryüzünde bulamadınsa..!
Onu, artık yeryüzünde arama da göklere çevir yüzünü..!
"" Hz. MEVLANA "" (Divan-ı Kebir - c. VI, 2931)
Nakşibendî Hâlidî tarîkatındaki üçüncü asıl, sessiz zikirdir. Mevlânâ Hâlid, Nakşibendî tarîkatını diğerlerinden ayırmada son derece önemli olan bu ibadet şeklini tasdik etmiş ve benimsemiştir. Sessiz zikrin, Sünnîlere göre peygamberlerden sonra tüm insanların en hayırlısı olan Hz. Ebû Bekir kanalıyla Rasûlullah (s.a.v.)’tan tevarüs ettiği söylenmektedir. Bu intikal, sessiz zikre özel bir değer katmaktadır. Ayrıca, sesli zikir dille başlayıp yavaş yavaş kalbe sirâyet etmeyi hedeflerken, sessiz zikirde hemen kalbe geçilir; bu yüzden Nakşibendîler kendi tarîkatlarının başının diğer tarîkatların sonu olduğunu söylerler.
Hakikatin birden fazla ifadesi olabilir. Bir ayna misali, hakikat sizin bulunduğunuz yere göre farklı şekilde görünebilir, farklı biçimlerde tezahür edebilir. Fakat aynadaki imajın aslı tektir. Postmodernistlerin iddiasının tersine hakikatin her dilde bir söyleniş biçimin olması, hakikatin olmadığı anlamına gelmiyor.
hz.mevlananın anlattığı üzüm