İki ulak mutluluk ya da mutsuzlukla ilgili ayrı haberi getirse, hangisi daha sarsıcı olur, birincisi mi yoksa ikincisi mi? Peki, yarışan iki koşucu hedefe vardığında hangisine tezahürat yapılır, birinciye mi yoksa ikinciye mi? O halde zamanın ve uzamın nesnenin iç belirlenimiyle hiçbir ilgisi olmadığını nasıl düşünebilirsin ki!
Sayfa 45 - Kırmızı Kedi Yayınevi/5. Basım/2019Kitabı okuyor
Ne yapalım koşucu olamadık, futbolcu ya da güreşçi olamadık. Öksüz oğlan örneği, kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz.
Reklam
Şimdiki zamanın içinden, geçmişten geleceğe mesajlar taşıyan bir koşucu gibi geçtin;
Sayfa 15 - Metis Yayınları, İlk Basım: Mayıs 2014Kitabı okudu
F -o -c -u -s
Eğer koşucu orada olmadan sadece koşarsa o koşu Zen olur; meditasyona dönüşür. Dans et, ama dansçı olma, çünkü dansçı olayı yönetir ve bütün olmaz. Sadece dans et ve bırak dans seni İstediği yere götürsün. If the runner just runs without being there, that running becomes Zen; it becomes meditation. Dance, but don't be a dancer, because the dancer directs the event and is not the whole. Just dance and let the dance take you where it wants to take you.
Nisan'ın Notu Çerçeve açılır ve metin burada biter. Bu kadar basit. Bu kadar basit mi sahiden? Bu kadar basit mi sahiden? Şimdi sorular kafamın içinde dönüp duruyor: Bu mavi gözlü yabancıya çerçeve öykümü anlatacak mıyım? Ayhan'la Karadeniz'in karanlık sularına bakarak, gözlerimi kapatmayı bilmeden öpüştüğümü; Ayhan'ı Venedik'te terk ettiğimi (yoksa aslında o mu beni terk etmişti?); bu çerçeve öyküyü ne kocama ne de Omar'a anlattığımı; aydınlık bir yaz gecesinde o kumsala omuzlarımda yıldız tozlarıyla indiğimi ve Hiroşima Sevgilim'i bir çok kez seyret- tiğimi; bu çerçeve öykünün beni damgalayıp, belirlediğini? Bunları anlatıp çerçeveyi sahiden açabilecek miyim? Öteki şeyleri anlatabilirim: Durumsuzlar koyunu; Omar'ı da bırakıp gittiğimi; güneş enerjisini o kocaman akülere nasıl aktardığımı; Afrika'daki o otel odasına sızan flüt sesini; geri dönüşümü; geçmişimi değiştirmeye uğraştığımı; kırmızıya boyadığım o tabureyi; Ada'da kaybolan oyuncu kadını; o vahşi bahçeyi; o soğuk ülkedeki pansiyoncu kadını... Bunlar belki anlatılabilir. Şehrazad olsa anlatırdı, ama ben Şehrazad'tan önce boynu vurdurulan o öteki kızlardan biri de olabilirim! Sonra bir soru daha var: Neyi anlatırsam anlatayım, hangi dilde anlatacağım: Matematikçinin dilinde mi, bilim tarihi dersleri veren akademisyenin dilinde mi, yoksa Spor Akademisinde çalışan koşucu kızın dilinde mi? 163
En güçlü atlet hedefe en önce varan değildir. O en hızlısıdır. En güçlü ise her düştüğünde yerden kalkandır. Canı yansa da durmayandır. Bitiş çizgisine çok uzak olsa da yarışı bırakmayandır. O koşucu hedefe varan son kişi olsa dahi kazanmıştır..
Reklam
"En güçlü atlet hedefe en önce varan değildir. O en hızlısıdır. En güçlü ise her düştüğünde yerden kalkandır. Canı yansa da durmayandır. Bitiş çizgisine çok uzak olsa da yarışı bırakmayandır. O koşucu hedefe varan son kişi olsa dahi kazanmıştır. Bazen istesen de en hızlı olmak senin elinde değildir; bacakların yeterince uzun olmayabilir veya ciğerlerin büyük olmayabilir. Ancak en güçlü olmak daima senin elindedir. Sadece sana, iradene ve çabana bağlıdır. En hızlı olmanızı değil, en güçlü olmanızı istiyorum sizden."
Filozof Diogenes'e çevresindekiler "İhtiyarladınız. Artık bundan sonra dinlenmeniz gerek" der. Diogenes, "Niçin?" diye sorar, "Eğer koşucu olsaydım, koşunun sonuna doğru yavaşlamam mı gerekirdi? Yoksa tam tersine, bütün gücümle koşmak zorunda mı kalırdım?"
Elma YayıneviKitabı okudu
Uzun yıllar Şâmil'e sekreterlik yapmış Ali Hacı, İmam'ı şöyle anlatır: "Şâmil, bilgili, dindar, uzak görüşlü, cesur, azimli bir adam olmasının yanında iyi bir binici, iyi bir nişancı, iyi bir yüzücü, iyi bir güreşçi, iyi bir koşucu idi. Kısaca onunla kimse yarışamazdı. Hamzat Bey ile birlikte iken Dağıstan'ın halkını ve arazisini iyi bir şekilde inceledi. Aklına koyduğu her şeyi yapabilirdi. Kan davalarının ve kabile kavgalarının sona erdirmesinden sonra toplulukları emirleri yerine getirmeye hazır bir halk haline getirdi. Şâmil'e olan bağlılık o kadar büyüktü ki Dağlılar, Şâmil'in bir emri ile canlarına kıyabilir, öz babalarına, kardeşlerine, çocuklarına karşı savaşabilirlerdi."
Halet-i ruhiye...
- "Simyacıların, bütün zıtlıkları aşan ve bütün zıtlıklardan önce varolan "ilk madde" mantığına dayanarak, başka maddelerden altın elde etme çabası ne i se, ben, pervanenin sebepler âlemini aşıcı bir hayâlle ışığa koşucu demimdeki ruh hâlim de o..."
Sayfa 30 - 1.Levha -Şema- İBDA YayınlarıKitabı okudu
624 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.