Kayı Aşireti Güçlenerek Büyüyor
Kayı aşıreti yazları Domaniç yaylağına çıkıyor, kışlarını Söğüt'te geçiriyordu. Civara kendilerini kabul ettirmişlerdi. Dostluk gösterenin hatırını hoş tutuyorlar, düşmanlıkla üzerlerine geleni yıldırıp kaçırtıyorlardı. Ertuğrul Bey, Selçuk Sultanı'ndan ne zaman bir davet alsa yiğitlerini peşine takıp koşuyor, ne vazife verilse sual sormadan yapıyordu. Kayılar gün geçtikçe güçleniyorlar, Moğol zulmünden yılan Türkmen obalarına barınak oluyorlar, bu katılmalarla büyüyorlardı.
Selçuk Bey'in torunu Tuğrul Bey ailenin yonetimini ele aldı. Tuğrul Bey Oğuzları Gazneliler'in egemenliğinden kurtararak bağımsız bir devlet kurmalarını sağladı.
Reklam
Dukak oğlu Selçuk Bey
Selçuklular, Oğuzların Üçok kolunun Kınık boyuna mensup bir topluluk. Haklarındaki en eski bilgiler, onların X. yüzyılda Hazar ve Aral’ın kuzeyinde kurulmuş olan Oğuz Yabgu Devleti bünyesinde yaşadıkları şeklinde. Daha sonra ailenin atası olan Selçuk, Oğuz Yabgu Devleti hükümdarı ile bazı sorunlar yaşadığı için güneye, yani Cend şehrine gelmek zorunda kalıyor. Burada kurmuş oldukları hakimiyeti, devletin kurulması sürecine yönelik olarak atılan ilk adım kabul etmek de mümkün. Hayvancılıkla geçindikleri, hayvancılık da otlağa ihtiyaç duyduğu için oradan oraya sürüklendikleri sıkıntılı bir yaşamları olmuş. Gök Tanrı inancına mensuplar. Fakat Cend’e geldikten sonra siyasi bir kararla İslam’a geçtikleri bilgisi var.
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Parti taassubu ve bağnazlık
Emin Bey o sıra Sivas Milletvekiliydi. Birçok kötülük ve hırsızlık hikâyesi anlattı. Rum, Ermeni ve soysuz bir Türk azınlığın zenginleştiğini, buna karşılık çoğunluğun akla sığmaz sefalet içinde yaşadığını acı örneklerle dile getirdi. Halil Paşa: -Peki, bunları Enver Paşaya söylemediniz mi? - Hepsini Enver'e anlattım. Beni dinledikten sonra dedi ki: " Emin Bey bunların hepsi dedikodudur. İttihat ve Terakki Hükümetini yıkmak isteyen fena fikirli, ihtiraslı kimselerin bu uydurmalarına sen de mi inandın? Sana teessüf ederim."
Sayfa 389Kitabı okudu
Abdülhamit de Yahudi ticareti tam gaz!!
Ve Abdülhamit'i şöyle çiziyor Theodor Herzl: «Sultan tam resimlerinde gördüğüm şekilde önümde duruyordu. Biraz kısa, zayıf, büyük kemerli burunlu, düzgün sakallı, titrek sesli. Üzerinde Selamlık merasiminde giydiği büyük üniforma vardı, nişanlarını takmıştı. Bana elini uzattı, oturduk. Az sonra sandalyeme iyice yerleşip rahat bir şekilde oturdum. O, bir divana oturmuş, kılıcını iki ayağı arasına almıştı. lbrahim Bey vasıtasıyle kendilerine Yahudilere karşı davranışları dolayısıyle medyunu şükran olduğumu söyledim. Sultan şöyle dedi: - Ben öteden beri Yahudilere dostluk gösterdim. Gerçekten sadece Müslümanlara ve Yahudilere itimat ederim. Diğer tebaamla aynı şekilde hiç bir zaman samimi olmamışımdır.»«Sultan Abdülhamit hakkındaki intibaım, onun zayıf, korkak, fakat iyi tabiatlı bir insan olduğudur.»
Reklam
Selçuk Şah'ın büyük oğlu Alp Tuğrul Han, çok gayretli, azimli ve kararlı bir kişi idi. Bazen de işi oluruna bırakma yani müdahale etmeme huyu vardı. Tükellü halkı onun neslindendir. Tükellü'nün aslı hep kaderine razı olup işi oluruna bırakır. Tükellü, Moğolca bir kelimedir. Onlar adı Moğol dilinden almışlardır. Sultan Osman Han, Sultan Murad Han, Sultan Melik Şah, Yıldırım Bayezıd Han ve Sultan Orhan; Tükellü asıllıdır. Tükellü halkı daima bey ve han olur. Han ve beylerin çoğu Tükellü asıllıdır. Sultan Süleyman Şah, Sarı Baki Bey ve Sultan Selim Han, Çakır Bey evladındandır. Bunlara Oğuzhanlı derler ve bunlar Kayı evladıdır. Rum şehrine padişah olanlar onların evladıdır. Her şeyin doğrusunu Allah bilir.
Sayfa 161 - Kün Han Oğlu Kayı Han Evladının Beyanı ve Kuzu Yavı Han'ı Hükümetinin BeyanıKitabı okudu
Binbaşı Kemal: - Kumandanım inşallah yakında Bağdat'ı alırız... dedi. Kemal'in bu sözüne karşılık Karabekir: - Kemal Bey, Türk'ün asırlarca kanını ve emeğini emen bu topraklardan kurtulmak, Türk'ün saadetine hizmet eder. Gönül buralarını bu suretle bırakmaya razı değildi. Fakat mademki oldu, artık biz Türk emeğini Türk topraklarına verelim, Arabistan'ı Arap'a bırakalım. Kumandanın bu cevabı hepimizi şaşırtmıştı. Bu top- rakların kaybından Karabekir âdeta haz duyuyordu. İçimizden çok ağır düşünceler geçirdik. Oysa zaman, Karabekir'in düşüncesini haklı çıkardı. Her yeni fikir, daima böyle beğenilmez ve muhalefetle kar- şılanır. 1917'de tepkiyle karşılanan fikirler sonradan milletin malı olmuştur.
Sayfa 288Kitabı okudu
Arabadan atladım, gürültünün ne olduğunu anlamak istedim. Mahalleye girince korkunç bir manzarayla karşılaştım. Bizim gözleri fırlamış neferler, kadın, çocuk, erkek, ihtiyar halkı zorla topluyorlar ve kasabadan çıkarıyorlardı. O sırada bulduğum bir subay şu bilgiyi verdi: " Biz ordunun ağır yaralılarını, başlarında subay ve doktorları olduğu halde hastane yaptığımız yerlerde bırakmıştık. Askerlikte usul buydu. Ne var ki Bekir Sami'nin tümeni tam Kâzımiyye mahallesinden geçerken duyduğu feryatlar üzerine kasabaya girmiş ve görmüş ki, hastanelere hücum eden Araplar; kolu bacağı kırık yaralıları, yataktaki hastaları, birer ip takarak sokakta sürüyorlar, hastaneleri yağma ediyorlar. Hastaları soyuyorlar. Halkın, Türk ordusu gitti diye korkusu kalmamış. Bekir Sami durumu görünce Kâzımiyye halkını toplamaya başlamış. ..." Geldim, öğrendiklerimi kumandana anlattım. Otomobili sürdük, biraz ilerde henüz ışımaya başlamış havanın yarı aydınlığında Bekir Sami'yi tümeninin başın- da bulduk. Karabekir, Bekir Sami'ye sordu. O da yukarda anlattığım gibi durumu açıkladı. Karabekir: - Peki bu halkı ne yapacaksınız? - Şimdi ne yapacağım görürsünüz. Biraz sonra ateş sesi duyuldu. Bir de ne görelim!.. Bekir Sami dört yüz kişiden fazla olan Kâzımiyye halkını kurşuna diziyor. Çok üzülen Karabekir: - Bekir Bey ne yapıyorsun? Bu halkın ne günahı var? - Dört yüzyıllık Osmanlı tarihinin hesabını görüyorum. Geceyi orada geçirdik. İngilizler daha Bağdat'a girmemişlerdi. Bağdatlı subaylara ailelerine veda için izin vermiştik. Karargâhta bir Bağdatlı Yüzbaşı Tevfik vardı. İsteği üzerine ona da izin verildi...
Sayfa 279Kitabı okudu
Demirkapı Derbenti'ndeki demir kapıyı tepip yıkan, altmış tutam alaca mızrağının ucunda er böğürten Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar sağ tarafa yanaşıp bağırdı: "Korkma, çal kılıcını Boğaç Bey'im, yetiştim." Deli Dündar susunca, Parasar'ın Bayburt Hisarı'ndan fırlayıp uçan, on altı yıllık hasreti Banu Çiçek'e kavuşan, yedi kız kardeşinin ümidi, kudretli Oğuz'un en imrenileni, Kazan Bey'in en güvendiği, savaş meydanlarının pehlivanı boz aygırlı Bamsı Beyrek sol yana yanaşıp bağırdı: "Korkma, sal oklarını Boğaç Bey'im, yetiştim."
Sayfa 177Kitabı okudu
599 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.