Bildiğiniz gibi savaş ve muharebe demek ;iki milletin,yalnız iki ordunun değil ,iki milletin bütün varlıklarıyla ,bütün maddi ve manevi kuvvetleriyle ,birbirleriyle karşı karşıya gelmesi ve biribiriyle vuruşması demektir .Bunun içindir ki,bütün Türk milletini cephede bulunan ordu kadar duygu ,düşünce ve hareket bakımından savaşla ilgilendirmeliydim.Yalnız düşman karşısında bulunanlar değil ,köyünde ,evinde ,tarlasında bulunan herkes ,milletin her ferdi silahla vuruşan savaşçı gibi kendini görevli sayarak bütün varlığını yalnız mücadeleye verecekti . Bütün maddi ve manevi varlığını vatan savunmasına vermekte ağır davranan ve titizlik göstermeyen milletler,savaş ve muharebeyi gerçekten göze almış ve başarabileceklerine inanmış sayılmazlar . Gelecekteki harplerin tek başarı şartı da en çok bu arz ettiğim noktaya bağlı olacaktır . Avrupa'nın askerlik bakımından ileri durumda olan büyük milletleri,daha şimdiden bu tutumu kanun haline getirmeye başlamışlardır. Mustafa Kemal Atatürk
Sayfa 420Kitabı okudu
Greklerin askerlik alanında, sık saflarda yürüyen mızrak ve kalkanlı askerler alayını (Phalanx)* yaratmaları, önemli siyasal ve toplumsal gelişmeleri de beraberinde getirdi. Saflardaki askerler arasında toplumsal statü ve zenginlik farklılıkları ortadan kalkmış, bunların yerine güç, cesaret ve disiplin önem kazanmıştı. Bu da, doğal olarak, kentin askerleri arasında dayanışma duygusunu artırmış ve eşitlik anlayışına yol açmıştır. İyi bir kent yurttaşının ölçütü, kendini geçindirecek büyüklükte bir toprak parçasına sahip, gerektiğinde kendisini mızrak ve kalkanla silahlandırıp savaş alanında yurttaşlık görevini yapacak bağımsız çiftçinin alçakgönüllü yaşamı haline gelmiştir. Böylece, canlı bir eşitlik ruhu ve toplumsal dayanışma duygusu, Grek kent-devletlerini, dönemin öteki uygarlıklarından ayırıcı nitelikler olmuştur.
Sayfa 40 - *1939'da İspanya'daki ve bugün Lübnan'daki faşist eğilimli Falanjist partilerinin adı bu Grekçe sözcükten gelmektedir.Kitabı okuyor
Reklam
Öncelikle ne savaşır ne de savaş hazırlığı yaparız.Bunun sonucunda zorunlu askerlik,askeri hiyerarşi, tek elden kumanda yoktur bizde.Sıra geldi ekonomik düzenimize:Bu düzen kimseye ortalamanın dört,beş katı zengin olma olanağı tanımaz.Yani bizde büyük sanayiciler,sınırsız yetkili maliyeciler yoktur.Dahası,sınırsız yetkili politikacılar ve bürokratlar da yoktur.
ATSIZ'DA ASKERLİK-ORDU-SAVAŞ-DİSİPLİN 31 Ağustos 1962 tarihinde çıkan Millî Yol dergisinin 31. sayısını elimize alınca, İzmirli Türkçü gençler olarak ne kadar heyecanlandığımızı hatırlıyorum. Orta sayfada Atsız'ın "30 Ağustos ve Türk Ordusu" başlıklı yazısı yer alıyordu. Yazıyı defalarca okumuş, birbirimize aktarmıştık. O
Greklerin askerlik alanında, sık saflarda yürüyen mızrak ve kalkanı askerler alayını (Phalanx) yaratmaları, önemli siyasal ye toplumsal gelişmeleri de beraberinde getirdi. Saflardaki askerler arasında toplumsal statü ve zenginlik farklılıkları ortadan kalkmış, bunların yerine güç, cesaret ve disiplin önem kazanmıştı. Bu da, doğal olarak, kentin askerleri arasında dayanışma duygusunu artırmış ve eşitlik anlayışına yol açmıştır. İyi bir kent yurttaşının ölçütü, kendini geçindirecek büyüklükte bir toprak parçasına sahip, gerektiğinde kendisini mızrak ve kalkanla silahlandırıp savaş alanında yurttaşlık görevini yapacak bağımsız çiftçinin alçakgönüllü yaşamı haline gelmiştir. Böylece, canlı bir eşitlik ruhu ve toplumsal dayanışma duygusu, Grek kent-devletlerini, dönemin öteki uygarlıklarından ayırıcı nitelikler olmuştur.
ATSIZ’IN HİKÂYELERİ: Hikâye, Atsız'ın sanatında en az yer bulan bölümdür. Ömrü boyunca sadece beş hikâye yazmıştır. Onların da dördünü 1931 yılında yayımlamıştır. 1941'de yazdığı beşinci hikâye ise Bozkurt dergisinin Temmuz 1941 tarihli 11. sayısında yayımlanmış, fakat bu sayıda dergi kapatılmıştır. Beşinci hikâye ancak 1966 yılında
Reklam
856 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.