Sevgili hocam Sabahattin Eyüboğlu ile Troilos ile Kressida'yı sonra da Moby Dicki çevirirken birbirimize girerdik. İlk çeviri sırasında, Sabahattin "bırakmıyorsun ki, senin şu sevgili Shakespeare'ini daha güzel yapayım" derdi. Bense, "daha güzel olmasına gerek yok" diye direnirdim. Sabahattin, "çeviri kadın gibidir; ya serbest ve güzel olur, ya da sadık ve çirkin" derdi. Bense, Sabahattin eskiden Fransız Dili ve Edebiyatında doçent, dolayısıyla hocam olduğu halde, usta-çırak ilişkisinin gerektirdiği saygıya boş verir, ona kafa tutardım. "Bana bak, bu karı hem sadık hem de güzel olacak" derdim.
Nurullah Ataç da 1940'lı yıllarda sonraki döne­minden bir nebze farklı düşünmekte, tercüme konusun­ da çevirmenlerin önemli ölçüde yaratıcı olmaları gereğini işaret edip, tercümenin bir kavramı mekanik olarak aktar­mak yerine bir başka kültürde yeni baştan düşünmek de­ mek olduğunu belirtmektedir. Sabahattin Eyuboğlu ve Nu­rullah Ataç'ı biraz da o dönemin, kurucuları oldukları in­san dergisinin yönelimleri çerçevesinde değerlendirmek ge­rekmektedir. Tüm bunlardan öte bizzat Hasan Al i Yücel'in kendisi sorunu anlatıldığı şekilde kavramakta ve Doğu kla­ siklerinin çevirisi konusunda ısrarlı olmaktadır. Milli Eği­ tim Bakanlığı'ndan ayrıldıktan sonra da Ankara Üniversite­ si ilahiyat Fakültesi'nde görev yapmakta olan Prof. Anne­ marie Schimmel'den onun üzerine çalışma yaptığı Muham-med lkbal'in Cdvidndme'sini Türkçeye çevirmesini istemiş­tir Bunların dışında çeviri konusundaki yaklaşımı yuka­rıda anlatılagen anlayışlardan farklı değildir.
Sayfa 88 - İletişim yayınları 2018Kitabı okudu
Reklam
Yunus Emre'm bunu söyler, Aşkın deryasını boylar. Şu yüce köşkler, saraylar, Viran olur kalır bir gün.
Tutmaz olur tutan eller, Çürür şu söyleyen diller. Sevip kazandığın mallar, Varislere kalır bir gün.
Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi.
Abdal olup ya hu ile Çağırayım mevlam seni.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.