Sanırım başka hiçbir şey, gülümsemeler kadar birleştiremez insanları.
Sayfa 12 - Helikopter Yayınları
Zamanın tekerleğini geri çeviremezsin.
Sayfa 5 - Helikopter Yayınları
Reklam
Bana sorarsanız beşeri keşiflerin en büyüğü olarak tekerleği gösteririm. Sanat şekilleri içinde bence en büyük keşif tiyatro… Tekerlek, nasıl bitmeyen mesafeler üzerinde sonsuz bir dönüşse, tiyatro da, durmayan zamanın mikâb biçimi bir kavanoz içinde, bütün madde ve hareket kadrosiyle dondurulması...
"Bir anlık duraksamadan sonra Psikolog'a ilham geldi: - Eğer bir yere gittiyse, geçmişe gitmiştir. - Niçin? diye sordu Zaman Yolcusu. -Çünkü uzayda hareket etmediğini farz ediyorum ve eğer geleceğe gitseydi, bizim zamanımızdan geçmiş olması gerektiğinden, bütün bu zaman boyunca hâlâ burada olurdu. - Ama, dedim ben, eğer geçmişe gitmişse bu odaya ilk girişimizde görünürdü ve burada bulunduğumuz geçen perşembe günü ve ondan önceki perşembe ve ondan önceki ve böyle sürüp giderdi bu! Eyalet Başkanı Zaman Yolcusu'na dönerek, bir tarafsızlık edasıyla, - Ciddi itirazlar bunlar, dedi. - Hiç de değil, dedi Zaman Yolcusu, sonra Psikolog'a döndü, - Sen düşünürsün. Bunu sen açıklayabilirsin. Algı eşiğinin altında sunumdur, bilirsiniz işte, seyrelmiş sunum. - Elbette, dedi Psikolog ve bizleri rahatlattı. - Bunu düşünmeliydim. Yeterince açık, üstelik paradoksu anlamaya yardımcı oluyor. Dönen bir tekerleğin jantı veya havada uçan bir kurşun gibi...Onu ne görebilir ne de değerlendirebiliriz. Eğer zamanın içinde bizim olduğumuzdan elli kat, yüz kat daha hızlı gidiyorsa, biz bir saniyeyi geçerken o bir dakikada geçiyorsa yarattığı izlenim tabii ki, -zamanda yolculuk ediyor olmasaydı her nasıl olacak idiyse- onun yalnızca ellide biri veya yüzde biri olacaktır. Bu yeterince açık. Elini daha önce makinenin olduğu boşlukta gezdirdi. - Görüyor musunuz? dedi gülerek. Oturduk ve bir dakika kadar boş masayı seyrettik. Sonra Zaman Yolcusu bize bütün bu olan biten hakkında ne düşündüğümüzü sordu. - Bu gece bakınca, yeterince mantıklı görünüyor, dedi Doktor, ama yarına kadar bekleyin. Sabahın sağduyusunu bekleyin."
Raffe "Somurtmak gerçekten insanlara kendilerini iyi hissettiriyor mu?" diye fısıldadı. "Somurtmuyorum" diye karşılık verdim fısıldayarak. "Tabii ki. Senin gibi bir kız benim gibi bir savaşçı bir yarı tanrıyla yan yana. Neden somurtasın ki? Benimle olmanın yanında bir tekerlekli sandalyeyi geride bırakmanın lafı mı olur?" Az daha yerdeki bir dala takılıp düşecektim. "Benimle dalga geçiyorsun herhalde." "Savaşçı yarı tanrı statümle ilgili asla dalga geçmem." "Aman Tanrım." Fısıldamayı unutmuştum, o yüzden hemen sesimi alçalttım. "Altı üstü kendini beğenmiş bir kuşsun. Tamam, biraz adelelisin, ona laf yok. Ama kuş dediğin de nedir ki zaten? Azıcık evrimleşmiş bir kertenkele. Sen de busun işte." Kıkırdadı. "Evrimmiş." Bir sır verircesine eğildi. "Sana bir şey diyeyim mi? Ben, zamanın başından beri böyle kusursuzum." O kadar yakındı ki nefesi kulağımı okşuyordu. "Öff kes şunu. O kadar şiştin ki birazdan ormana sığmayacaksın. Ağaçların arasından geçerken takılıp kalacaksın. O zaman elime düşersin, görürüm seni." Bezgin bir bakış fırlattım. "Yine." Vereceğinden emin olduğum iğneleyici yanıta maruz kalmamak için hızımı arttırdım. Ama ağzını açmadı. Son sözü söylememe izin vermiş olabilir miydi? Geriye baktığımda yüzünde muzipçe bir sırıtış olduğunu gördüm. İşte o zaman anladım ki, kendimi iyi hissedeyim diye yapmıştı bunu. İnat edip karşı koymaya çalıştım ama iş işten geçmişti artık. Kendimi biraz daha iyi hissediyordum.
Sayfa 82 - Dex Yayınları.Kitabı okudu
435 öğeden 471 ile 435 arasındakiler gösteriliyor.