Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bugün emperyalizme set çekemeyecek şekilde özel olarak parçalanmış Ortadoğu'da dünya petrolünün önemli bir kısmını üreten devletler, devletçikler ve emirlikler yarım asır önce tek devletin sınırları içindeydiler. Bu ülke halkının tamama yakın kısmı Müslümandı. Yani, Ortadoğu'da siyasî manada İslâm birliğini gerçekleştiren bir otorite
Sayfa 160Kitabı okudu
Tarihimizi 50 yıla sınırlayanlar -şaşırtıcı bir durum- geçmişimizi en az 5.000 yıl öncesine götürmek isteyenlerden başkaları değildir. Etidir, Helendir, Sümerdir, fakat herhalde Orta Asya'dır. Mecmuu en az beş bin yıllık tarih, "Tarihten önce vardık / tarihten sonra da varız” sloganı bu zihniyetin güzel bir anahtarı. Yani asıl tarih döneminde yokuz! 300- 500-1000 yıl bu tarih anlayışında yer almaz. Türkiye'de yanlış şuurun kaynağı bu tarih anlayışında düğümlenir. Milletimizin ruhuna, devletimizin harcına karışan İslâm, millî şuurumuzun yaşatıcı temelidir. Dil ve vatan yardımcı unsur olarak kabul edilmelidir. Tarihin doğruladığı bu. Bu sonucun matematik sağlaması 60 yıl kadar önce yapıldı. Yanlış millî şuurun müdafiileri, devletimizi düşmanların planladıklarından daha kısa zamanda ufalayıp mirasını da alelacele reddederek işin içinden çıktılar. Buna çıkmak mı denir batmak mı bilmiyoruz. 50 ya da 5000 yıllık tarih bu zihniyetin yanlışta ısrarından başka bir şey değil.
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
Garplılaşmak ihtiyacına olan inancımızın, bu kadar kötü neticelere varması, milliyetimize aykırı bulunmasındandır. Çünkü milliyet ile medeniyet aynı şey demek olduğundan garplılaşmak arzusu, kendi medeniyetimizi, terk veya inkâr etmek mânâsını taşır. Netice olarak da kendi milliyetimizden vazgeçmek demek olur. (Said Halim Paşa)
Sayfa 141Kitabı okudu
"Atatürk'ün taşıdığı Kemal adı bir Arapça kelime olmadığı gibi, Arapça Kemal kelimesinin delalet ettiği mânada da değildir. Atatürk'ün muhafaza edilen öz adı, Türkçe ordu ve kale manasına olan Kamâl'dir. Son â üstündeki tahfif işareti (!) harfini yumuşattığı için telaffuz hemen hemen Kemal telaffuzuna yaklaşır. Benzeyiş bundan ibarettir." (Ulus, 5.2.1935, sf. 3)
Sayfa 139Kitabı okudu
Okuyacağınız yazıda hepimizin bildiği Adem'in cennetten kovulması hikâyesi anlatılıyor. Hikâye bildiğimiz hikâye, ya dil? "Öztürkçe" "Adam Yalvacın Uçmaktan Kovulması" "Ulu Tanrı, bizim ilk babamız olan Adam' Yalvacı ve onun eşi Havvα ninemizi yarattıktan sonra onları uçmak içinde yaşatıyordu. Bu yeşil bahçenin içinde bunların arı yaşamaları için buradaki alma ağacının yemişinden yemeyi bunlara yasak etmişti. Günün birinde akpınarın başındaki alma ağacının gölgesinde oturuyorlarken tavgaç çıkageldi. Havva ninemize yaklaşarak onu tavladı ve güzel almadan yemelerini tabşırdı. (12.5.1934 yılında Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan bu yazı bizim almadığımız 4 paragrafı daha ihtiva ediyor. Toplam olarak 19 tane not düşülmüş).
Sayfa 123Kitabı okudu
Artık kapitalist bir toplum olarak beliren ülkemiz, kapitalist sömürü ilişkileriyle Batı'ya bağlandığından, kültürel yolların ihmali fazla bir mânâ taşımamaktadır.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Dil devrimini bir batılılaşma hareketi olarak kabule zorlayan birçok hususlar üzerinde durulabilir. Meselâ, dil devriminin hızlı yıllarında, dilde tasfiyeler yapılırken Batı kaynaklı kelimelere dokunulmuyordu. O zamanın bu uygulaması şöyle izah edilmektedir: "Türk dili de menşede bu dillerle (Hint-Avrupa) aynı kaynaktan türemişti... Türkçe ile Hint-Avrupa dillerinin aynı bölgede ve aynı şartlarla ortak yaşadığı... Bu gerçekten Güneş-Dil Teorisi doğdu"... "Bu teori ile Batıdan gelen sözlerin aslında Türkçe ile aynı kaynaktan geldiği açıklanacak, kaçınılmaz sözlerin girişi Türkçe ile bağdaştırılacaktı." "Posta, telefon radyo, tren, vapur... gibi Batıdan gelen sözlerin Türkçelerini aramak boşuna bir emek olurdu."
Sayfa 117Kitabı okudu
Her değişikliğin iyilik işareti olduğu inancını taşımak, acayip bir düşünce ve gaflettir. Çünkü gerileme ve çöküşler de ancak örf ve âdetlerin değişmesiyle olur. (Said Halim Paşa)
Sayfa 109Kitabı okudu
Halkı temsil etmek demek, parmak hesabı temsilden öte, kültür, medeniyet ve inanç planlarında halkla bütünleşmeyi gerçekleştirmek demektir. Bu zihniyetle devlet yeniden kurulmadıkça, bu hükümet anlayışı yerleşmedikçe, Türkiye yanlışlıklar koalisyonları ile azınlık iktidarlarının elinde havanda su döğmeye devam edecektir.
Sayfa 107Kitabı okudu
"Yardım" bir buçuk asırdır Türkiye'de günün konusudur. Yapılacak, arttırılacak; azaltılacak, kesilecek... gibi fiillerle desteklenen cümleler gazetelere, nutuklara, en ciddî kitaplara yansımıştır. Bu şartlanmalar içinde yetişen kafalar, kendiliğinden bağımlı bir düzene yamanmışlardır. Hayatın her safhasını kaplayan yardımlar söz konusuydu. Eğitim, kültür, sanat... Kısaca, millî olması gereken ne kadar müessese varsa ya yabancı mütehassıslar eline verilmiş veya yabancı zihniyeti benimsemiş kendi vatandaşımızın tasarrufunda bulunagelmişti.
Sayfa 101Kitabı okudu
184 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.