Babam odamın dağınıklığını görünce hep şöyle der:
-Oğlum senin düzenin kara düzen.
Yani neymiş, benimki de öyle ya da böyle bir tür düzenmiş. Babam yine der ki:
-Oğlum, kara düzen Neşet Ertaş'a güzel, senin odanda değil.
Ramazan
Müslüman dilinden ve elinden diğer müslümanların güvende olduğu kimsedir. Peygamberimiz (sav) lakabı el emindi. yani müslüman olan olmayan herkes ona güvendiği anlamına gelir bu sıfat.
Sayfa 58Kitabı okudu
Ramazan
Bir ramazan gününün saatleri ilerledikçe içimizdeki ay büyür büyür; İlkin kurulmuş bir hurma dalı kadar ince; sonra bir kalın kaşlı hilal.
Sayfa 33Kitabı okudu
Ramazan
Hatalarından dönmek için. ruhunu arındırmak için. Allah'ın hazinesine geniştir. O hazineye giden yol hatalarını tekrarlamamak üzere tövbe etmekten geçer.
Sayfa 20Kitabı okudu
Recep bayanı zamanda mükafat ayıdır. Regaip ve Miraç gecelerinde mükafatları toplarsın. Şaban da şimdilik ayıdır. Recep ayında tövbe ettiğin şeylerden kendini uzak tutmaya devam edersin. Böylece Allah'ın sevgisini kazanırsın. Ramazan-ı Şerif isen mükafat ayıdır. Allah'la kurduğun yakınlığının meyvelerini toplarsın. Sürprizlerle doludur Ramazan Allah'ın seni nasıl mükafatlandıracağını bilemezsin. 3 aylık bir kurs gibi. Eğitimin sonunda da bayram var. Bayramda hazineye ulaşırsın.
Sayfa 21Kitabı okudu
Ramazan
Kim bir oruçluyu iftar ettirirse,ona oruçlunun sevabının aynısı verilir. (onun kadar sevap kazanır) Orucun sevabının da hiçbir şey eksilmez.
Sayfa 176Kitabı okudu
Akletmezmisiniz Düşünmez misiniz?
Kitabımız Kur'ân-ı Kerîm'de en çok tekrarlanan ifadelerin başında şunlar gelir: "Yoksa siz hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?", "Düşünmez misiniz?", "Akıl erdirmez misiniz?”, “Aklınızı çalıştırmaz mısınız?"
Onlar (o salim akıl saahibleri öyle insanlardır ki) ayakda iken, otururken, yanları üstünde (yatar)
Akıl yürütme ve tefekkür
İbrahim Peygamber'in, toplumunu putlara tapmaktan vazgeçirmek için kullandığı akıl yürütmeyi biliyor musunuz?
-Akıl yürütme mi kullanmış? Bilmiyordum.
-Tabii ya! İbrahim Peygamber geceleri gökyüzüne bakarak uzun uzun düşünürdü.
Önce parlak bir yıldız gördü ve düşündü: "Bu benim Rabbim olabilir mi?" dedi. Sonra yıldızların gündüzleri gözden kaybolduklarını gördü. Dedi ki: "Ben batıp kaybolan şeyleri sevmem."
Sonra gözünü aya dikti. Ay da gündüzleri
ortadan kayboluyordu. Sonra güneşin
doğuşunu gördü. "Benim Rabbim güneş olabilir mi? Bu hepsinden de büyük!" diye düşündü. Ama o da geceleri gözden kayboluyordu. Sonra bütün bunların üstünde, bütün bunları yaratan ve düzene koyan bir güç olduğunu düşünerek Allah'ın varlığı sonucuna ulaştı. Bu gözlemlerinden çıkardığı sonuçları, insanları Allah'ın varlığına ikna etmek için bir yöntem olarak kullandı. Biz buna "tefekkür" deriz, felsefeciler "akıl yürütme" der, "çıkarım yapma" der, "sentez" der, "analiz" der... Amaç aynıdır. İnsanlara akıllarını kullanmayı öğreterek daha anlamlı bir hayata ulaştırma çabasıdır.
Marifet ve Ârif
Kötü tecrübelerimiz bize çok şey öğretir. Bu gibi durumlarda aklımız uçup gider. Duygularımızın yani kalbimizin yardımıyla bazı şeylerin iç yüzünü kavrarız. Büyüklerimiz buna mârifet der. Kaynağı ise akılda değil kalptedir. Hatta derler ki, akılla elde edilen bilgiden daha değerlidir bu tür bilgiler
- Arkadaşımın öteki yüzünü gördüm, evet. Ama bu bilginin beni mutlu ettiğini söyleyemem. Bilmesem daha iyiydi belki de. Aklım çok karışık.
- Haklısın. İçyüzünü kavradığımız şeyler, bizi her zaman mutlu etmez. Hatta acı verebilir. Çünkü işin içinde kalbimiz ve duygularımız var. Akılla bulunan şeyler dışardaki dünyada olan bitenle ilgilidir çoğunlukla. Problem duygu dünyanda ise, aklına başvurarak kurtulamazsın. İçgörünü kullanarak yolunu bulursun. Bunu yapabilen insanlara "ârif" denir.
Aşırı Duygular sağlıklı düşünmeye engel olur
Korku da sevgi de öfke de sağlıklı düşünmenin önündeki en büyük engellerdendir. Aklı başında insan, kendine zarar vermeden bunlarla baş etmesini bilir..
Kıskançlık da sağlıklı düşünmenin önünde büyük bir engeldir...
Önceden çok değer veriyordun, şimdi ise düşmanın gibi görüyorsun. Hayat böyle değildir evladım. Aklı başında bir insan, her şeyi olduğu gibi görmeye çalışır. Duygularının akışına kapılıp gitmez. Çünkü duygularımız bazen sağlıklı düşünmemizin önündeki en büyük engel hâline gelir. Hem biz şuna inanırız: "Her şerde bir hayır vardır."