Günün o saati, Walter'in okumakta olduğu Tristram Shandy edisyonunun 33. ve 34. sayfalarını, yani Sterne'nin karakterlerinden biri olan zavallı Yorick'in vadesinin dolduğu ve yazarın onun ölümünü vurgulamak için kitabın karşılıklı iki sayfasını siyah birer dikdörtgen olarak bastırdığı, böylece zamanda bir delik, bir mezar, mezar kadar sonsuz bir hacim, derin ve daha fazla bir hiçlik yarattığı bölümü düşünmediği tek saati olurdu. Deniz tutulmasının sersemletici etkileriyle zorlanan gözlerini o iki sayfaya görüşü tamamen bulanıklaşıncaya dek diker, diğer askerlerin koruması olmasa kendi ciddi şekilde sınırlı savaşma yeteneklerinin onu kısa zamanda yarı yolda bırakacağını ve o kara deliğin, o sayfanın hayatının sonu olacağını düşünürdü.
Sayfa 317 - April YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Savaş en zalimce planlarımız haricinde her şeyi unutmak için bahane midir?
Sayfa 338 - April YayıncılıkKitabı okudu
"Bu," dedi Edison, "Neyin sesi biliyor musun?" Tedirgindim; sırdaşlığına layık bulunmama şaşırmıştım. Kendimi o büyük adamın sırlarını öğrenmeye hazırladım. Sesimi dinmeyen patırtının üzerine çıkacak kadar yükselterek, "Ne?" diye bağırdım. "Kapitalizmin sesi!" dedi. "Hiç duymuş muydun?" "Evet. Elbette duydum." Gemiyi denizcileri hatırlamıştım. "Onayladığımdan emin değilim." "Kapitalizm kötü bir şey değildir." "İnsanın bir şeyi satabilmesi için önce ona sahip olması gerekir ve bir insan bizim icat ettiklerimize nasıl sahip olabilir? Ben değişken akıma nasıl sahip olabilirim? Fırtınaya ya da şimşeğe sahip çıkmaya çalışmak gibi bir şey bu. Bunu kabul edemem." Edison, "İnsanoğlu her zaman fırtınanın sahibi olmuştur," dedi. "Amerika'da işler böyle yürür. Ve senden bir ricam var; şu değişken akımı yeterince dinledim. Nefret edilesi o şeyden son söz edişinse, bil ki bu yeterince zaman aldı. Değişken akım tehlikelidir ve daha da önemlisi..." Parmağıyla göğsümün ortasını bir kez dürttü. "Benim ampullerim o şeyle çalışmaz." Duralayıp hatırlattı. "Ve benim ampullerim senin ekmeğindir."
Sayfa 91 - April YayıncılıkKitabı okudu
Bir adım öne çıktım. Konuşmaya başladım. "Ben Nikola Tesla. Charles Batchelor'dan bir mektup getirdim." Bu sözle birlikte mektubu açıp, kâğıdı onun boştaki eline koyarak takdim ettim. Okudu ya da okur gibi yaptı: 'İki büyük adam tanırım. Biri sizsiniz, diğeriyse bu mektubu getiren gençtir...' Bay Edison okumayı bitirince
Sayfa 85 - April YayıncılıkKitabı okudu
Ve bir zamanlar beni severdi, Ve ben o zamanlar mutluydum. Bana kol kanat gererdi. Onu geri getiremez misin acaba? Şarkı otobüsün tekerlerinin dönüşüne eşlik ederek tekrar tekrar yankılanıyordu.
Sayfa 308 - April YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"İnsanlık dışı çalışma saatleri." "Köpek gibi çalışarak geçen saatler." "Ve yetersiz içme suyu." "Küflü yiyecekler" "En kötüsü de dibe vuran ücretler; asgari ücretin altına düştü ve kaptan kıkırdamaya devam ediyor: 'Sistem böyle çalışıyor, evlatlar!' Ona bunun hangi sistem olduğunu sordum. 'Kapitalizm! Kapitalizm!' Gülerek söyledi bunu ve ekledi: 'Duymuş muydun hiç?' Böyle dedi." Amerika'ya daha çok yolum vardı, ama hakkında şimdiden çok şey öğreniyordum. Sonuçta kopan ayaklanma subaylar tarafından bastırıldı ve elebaşları Mezar adı verilen korkunç bir zindana kapatılacakları New York'a ulaşana dek gözaltına alındı. 'Mezar' adı bana kapitalizm tarafından diri diri gömülecekleri kaygısı aşılamıştı. Bu unutamayacağım bir ders oldu.
Sayfa 81 - April YayıncılıkKitabı okudu
Aşağıya atlamaya niyetim yok. Ölüme teslim olmuyorum. Kesinlikle öyle bir şey yok. Hayır, niyetim sadece insanları insanlıklarıyla baş başa bırakmak. Ölüm mü? Hayır. Yüz yirmi beş yaşın ötesini görmeyi her zaman planlamışımdır. Şimdi ancak seksen altı yaşındayım. Daha otuz dokuz yılım var. En azından yani.
Sayfa 11 - April YayıncılıkKitabı okudu
"Kendi yolunu mu çizeceksin? Dünyayı değiştirmek üzere harekete mi geçeceksin?" "Tamı tamına öyle yapacağım." "Hoşça kal öyleyse. İyi şanslar." "Sana da." "Gitmeden önce bir şey söyleyebilir miyim?" "Elbette." "Asla başaramayacaksın." "Öyle mi?" "Öyle. Edison'a ihtiyacın var. Fikirlerin elle tutulur gerçek şeylere dönüşmek için en fazla gereksindiği şeyin para olduğunu gördün ve para da şu yerin dışına çıkınca kolaylıkla kazanılacak bir şey değil." "Benim için kaygılanma. Başımın çaresine bakarım. Muazzam bir enerjim ve muazzam fikirlerim var. Ayrıca kendi başımayken çok daha hızlı yol alabilirim. Başka bir şey daha var; burada kalırsam icat ettiğim her şeyi o sahiplenecek. Suyun başını tutmuş; parlak bir fikri alıyor ve insanların para vererek sahip olmayı isteyeceği bir şeylere dönüştürüyor." "Evet. Bu doğru. Ama 'icat etmek' olgusunun özünde yatan da bu değil midir? İnsanların satın almak isteyeceği bir şey yaratmak..." "Dur biraz. Ben icatların amacının insanların yaşam standartlarını daha üst düzeye taşımak olduğunu düşünüyorum. İki taraf da haklı görünüyordu. Tartışma herhangi bir yere varmadan sürüp gitti.
Sayfa 93 - April YayıncılıkKitabı okudu
O anda oradan geçen her kim olsa, gece vakti parkta oturmuş kendi kendime konuştuğumu düşünürdü. Birçok insanla aramdaki sorun tamı tamına buydu zaten: İşitmeleri, görmeleri hatta tüm duyuları sınırlı frekanslardan bilgi almaları nedeniyle körelmişti. "Birbirimizin gözlerine baktığımızda içindeki her şey yüreğinden kabararak başına yükselip, zamandan bağımsız ve görülemeyen, ama yine de etrafını saran bir gizem dokusu örmüyor mu?"
Sayfa 26 - April YayıncılıkKitabı okudu
634 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.