"Ådem cennetten çıkarılmasına sebep olan zelleyi işlediğin de, hatasını anlayıp:
"-Yâ Rabbi! Muhammed hakkı için Sen'den beni bağışlamanı istiyorum." dedi.
Allah Teâlâ:
«Ey Adem! Henüz yaratmadığım hâlde Muhammed'i sen nere- den bildin?» buyurdu.
Adem
«-Ya Rabbi! Sen beni yaratıp bana ruhundan üflediğinde başımı kaldırdım, Arş'ın sütunları üzerinde "Lâ ilâhe illâllâh, Muhammedün Rasûlullah" cümlesinin yazılı olduğunu gördüm. Bildim ki Sen, zâtı nın ismine ancak yaratılmışların en sevimlisini izâfe edersin!» dedi.
Bunun üzerine Allah Teâlâ:
-Doğru söyledin ey Adem! Hakikaten O, Bana göre mahlûkâtın en sevimlisidir. O'nun hakkı için Bana duâ et. (Mâdem ki dua ettin), Ben de seni bağışladım. Şâyet Muhammed olmasaydı seni yaratmaz- dim!» buyurdu." (Hâkim, II, 672)
Kıyamete kadar insanlığa hidayet rehberi olan ve mucizeleri ile münkirleri acze, mü'minleri de hayrete düşüren Kur'an'ı Kerim, O'na ve O'nun vasıtasıyla bütün insanlığa ikram olunmuştur.
Bir mektebe oldu ki müdâvim/Allah idi zâtına muallim
Yetim ve ümmî olan Hazret-i Peygamber -Sallallahu Aleyhi Vessellem-, ilahî talim ve terbiye ile bütün beşeriyete rehber, gayb aleminin gerçeklerine tercüman ve hakikat mektebinin mürşidi olarak geldi.Ziya Paşa’nın dediği gibi:
”Bir mektebe oldu ki müdâvim
Allah idi zâtına muallim”
"De ki: «-(Ey) kâfirler!"
"Ben sizin tapmakta olduğunuza tapmam!"
"Benim taptığıma da sizler tapmazsınız"
"Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim!'
"Evet, siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz!"
"Sizin dininiz size, benim dinim banadır.»
(Kâfirun, 1-6)
Bir mü'minin;
"Bir kişi cehenneme girecek!" deseler, "Ben miyim?" korkusu, "Bir kişi cennete girecek!" deseler, "Ben miyim?" ümidi içinde olması îcâb eder.