(...) bir görevim varmış, biri bana bitirmek zorunda olduğum bir ödev vermiş gibi geliyor bana. Bitirebilsem, acele etmeksizin bitirebilsem - her şeyi elimden geldiğince, güzel bırakabilsem...
Erkekler öylesine bilinmez ülke ki.
Hiçbir zaman anlayamam
Ne dediklerini, ne demek istediklerini ya da.
Sonra ne bileyim, öylesine tuhaflar ki, bir sürü ıvır zıvır.
... rastgele bir duygu değil bu çünkü çevremdeki insanlarla da aynı ruh durumunun ayrımına varıyorum. Sanki tümü de aşık olmuşlar, sonra aşkın dışında kalmışlar da şimdi oyalanacak yeni bir şey arıyorlarmış gibi.