Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bütün zahirî ve dünyevî ilimlerin zeminine dînî bir altyapının girilmesi zarûrîdir. Eğer dînî, yani mânevî altyapı verilmezse; nesiller, ekranların, görünmez internet ağlarının birbirine zincirlediği dünyada tek dişi kalmış medeniyetin evlatları olmakta. Öz anne-babaların biyolojik bağı hiçbir şey ifade etmemekte. Bu sebeple, evlatlarımızın gönül dünyalarına dînî, mânevî temeller atacak müesseseler çok mühim... Salih babalar ve saliha anneler yetiştirecek olan Kur'ân kurslarımız, imam-hatip okullarımız ve bu husustaki destekleyici gayretler çok mühim. Tasavvufu yaşayacak, takvâ ile kuşanacak, ihsan şuuruyla Hakk'ın şahidi olacak bir neslin yetişmesi için bu gayretler çok mühim... Ahirzamanda bu mânevî altyapı ile yetişip, ilmi; hakiki, faydalı zeminine oturtabilenler, bütün dünyaya İslâm'ın mütebessim çehresini aksettirebilecektir. İslâmofobiyi îcat edenlerin asıl korkusu da budur.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Ubeydullah Ahrar hazretleri şöyle buyurmuştur: Kalbi mal mülk gibi dünyevi şeylere bağlı olan ve bunları düşünen kişi kafir olmuyor da kalbi (Kamil) bir mümine bağlamak (ve ona muhabbet duymak) niçin küfre sebep olsun?
İmam Gazali hazretleri şöyle buyurur: İnsan balmumu gibidir. Terbiye ile ona müsbet veya menfi istenilen şekil verilebilir.
"Gel ey gönül! Hakîkî bayram, Cenâb-ı Muhammed’e vuslattır. Çünkü cihânın aydınlığı, O mübârek varlığın cemâlinin nûrundandır." - Hazret-i Mevlânâ
Sayfa 13 - Kampanya KitaplarıKitabı okuyor
İlim
İlimde de insanı fazilete erdirecek olan, faydalı ilimdir. Cenâb-ı Hakk'ın insanlığa ilmi vermesinin hikmeti, kulların Allâhın büyüklüğünü, azametini tanıması içindir. Bu gayeye ulaştırmayan ilim hakkında; »علم لا ينفع : faydasız ilim» buyurulmuş ve Allah Rasûlü faydasız ilimden Allâha sığınmıştır. İlmin faydası, sahibini takva ile Allah'a götürüp götüremediğiyle ölçülür. Cenâb-ı Hak buyurur: وَاتَّقُوا اللَّهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللَّهُ "...Allah'tan ittikā edin (takva sahibi olun), Allah size (bilmediklerinizi) öğretir..." (el-Bakara, 282) Yani «marifetullah»tan tecelliler ihsân eyler. Takva neticesinde mü'minin kalbinde ufuklar açılır, Cenab-ı Hakk'ı kalpte tanıyabilme kabiliyeti artar.
Reklam
Batılı mütefekkir Thomas Carlyle: "Başında taç ile gezen hiçbir kral, hırkasını yamayan Muhammed (sallâllâhu aleyhi ve sellem) kadar dünyada itibar, seref ve haysiyet bulmadı."
Muhabbet sırrı ki, her şeyin kemâli ve güzelliği onun feyizli ikliminde gizlenmiştir....
"Kelâm sahibi olan Allah, bulutun kulağına bir sır söyledi, gözünden su tulumu gibi yaşlar boşandı. Gülün kulağına bir sır söyledi; onu renk ve râyiha saltanatı ile güzelleştirdi. Taşa bir sır söyledi; onu mâden içinde akik etti. Yâni latîf sıfatı ile tecelli edip buluttan su akıttı, gülü güzelleştirdi, taşı da kıymetlendirdi." "İnsan vücuduna bir sır verdi. O sırrı muhafaza edenleri sonsuzluğa yüceltti. İlâhî âlemden ilham alan bu vücutlar, cisimden kurtulup Hakk'la yakınlığın sırrına erdi. Hiç şüphesiz ki bu sırlar, farklı tecellîler hâlinde birer muhabbet sırrıdır. Muhabbet sırrı ki, her şeyin kemâli ve güzelliği onun feyizli ikliminde gizlenmiştir....
Allâh Rasûlü sallâllâhü aleyhi ve sellem'e muhabbet, muhabbetullâha doğru giden yolda beşerin yükselebileceği en büyük zirvedir. Çünkü Allâh Teâlâ, idrak ve iz'ânlar da dâhil bütün beşerî kâbiliyetlere bir hudud tâyin etmiştir. Zât-ı ilâhîsi ise, bu hududun ötesinde, ötesinin de ötesinde, ötesinin de ötesindedir...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.