Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kıssadan hisse: Görünüşe aldırmayacaksınız ve aldanmayacaksınız!
Reklam
En çok acıtanda bu ya; kabullenmiş olmak.
Bu kadar da olmaz... diyeceksiniz amma olur, olur. Hiç merak etmeyin burası Türkiye. Olur bunlar!
-Efendim, biz köylüyüz. Ne anlarız Anayasa'dan! İhlal edilmişse şehirliler etmiştir...
Reklam
Düşünenlerin öldürülmemesi, öldürülenlerin hiç unutulmaması dileğiyle..
Nihat Erim bütün kitaplarını Meclis kitaplığına bağışladı. 12 Mart dönemini yaşadıktan sonra, belki de "ne olur ne olmaz, günün birinde benim evimi de basıp, yasaklanmış sol yayın bulurlar" diye düşünerek evinde tek kitap bırakmadı. Şimdi kitapsızdır!
"İroni içerir mi" pek emin olamadım...
Bir mahkemenin ölüm cezasına çarptığı bir siyasal suç sanığını bir başka mahkeme beraat ettirirse ne olur? Ne olacak! Ölüm cezası veren yargıç yükselir, yükselir, Genelkurmay Mahkemesine yargıç olur.
Küçüklüğümde aklım mahkeme kararlarına takılırdı. Savcı hukukçu, yargıç hukukçu, avukat hukukçu... Nasıl olur da aynı konuyu ayrı ayrı görürlerdi? Kendim hukukçu olunca bunun yanıtını aşağı yukarı saptayabildim. Fakat böylesine yine de aklım ermiyor. Savcının ölüm cezası istediği bir sanığı yargıç beraat ettiriyor. Suç siyasal nitelikte ise, nedir bunun kökeninde yatan hukuk mantığı? Bu soruyu sordunuz mu, hep yanlış yanıt alırsınız. Çünkü bu bir hukuk sorunu değildir. Soru yanlış sorulmuştur. Bu gibi sorunların temelinde siyasal gerçekler yatıyor. Bunun kökeninde de sınıfsal nedenler... Öyleyse olağanüstü dönemlerin yargısal kararlarını, salt hukukun biçimsel kurallarıyla ölçüp tartamazsınız. Çünkü terazinin bir kefesine siyasal nedenler yerleşmiştir. Ağırlıklar, ölçüler değişmiştir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.