Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
..Kitabin yararı onu kullanan kişinin eleştirme ve değerlendirme yeteneğine bağlıdır...
Evde gürültü istemiyor, bir bakışıyla, çocukları mum gibi tutabiliyordu. Seyrek dövüyor ama dövdüğü zaman da Tanrı yarattı demiyordu. Çocuklar, baba eve gelince bir köşeye çekiliyorlardı. Baba ile doğrudan konuşamıyor, isteklerini anne aracılığıyla iletebiliyorlardı.
Sayfa 340 - Özgür Yayınları 23. Basım (1998)
Reklam
Ruhsal hastalıklar insanın mutluluğunu beden hastalıklarından daha çok bozabilen, çalışmasını aksatabilen durumlardır.
Sayfa 223 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
Psikotik hastanın gerçeği değerlendirme yetisi çok bozulduğu için uyumlu davranamaz; gerçeklerle bağı gevşer ya da tümden kopar; iç gerçeklerini dış gerçeklerin yerine koyar.
Sayfa 221 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
Kuruntulu ya da kuşkulu bir kişi ise nereye gitse kuruntularını, kuşkularını birlikte götürür.
Sayfa 221 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
Kişilik bozukluğu gösteren kişi kendi iç dengesini koruyabilmek için çevresini değiştirmeye, çevreyi kendisine uydurmaya çalışır.
Sayfa 219 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Politik devrimler yalnız yoksullarla zenginlerin çatışmasından değil, babalarla oğulların çatışmasından doğar."
Sayfa 212 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
Çağdaş toplumlardaki aşırı uzmanlaşma öğretim süresini uzatarak gençlerin topluma karışmasını geciktirdi. Öte yandan gittikçe uzun yaşayan eski kuşaklar uzun süre çalışma alanında kalarak gençlerin yolunu tıkadılar.
Sayfa 198 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
Çağlar boyunca anne-baba, öğretmen ve yönetici olarak tüm erişkinlerin gençlere karşı ortak tutumu gençlik çağını yüceltip gençleri küçümsemek, onlara hep tepeden bakmak, eleştirmek, sorumsuz, haylaz, asi ve eğlence düşkünü asalaklar olarak görmek olmuştur. Bu tutumla, "Nerede bizim gençliğimiz!" diyerek acınmışlar, yitip giden gençliklerine ağlamışlardır. Kendini gençliğe adamış, sonunda da gençliği ayartıyor diye baldıran zehriyle öldürülmüş olan Sokrates gibi bir düşünür bile şöyle demekten kendini alamamış: “Bugünün gençleri lüks ve gösteriş düşkünü, saygısız, başkaldıran, geveze ve obur yaratıklardır!" İsa'dan sekiz yüzyıl önce yaşamış bir düşünür, Hesiod ise, "Günümüzün gençleri öyle sorumsuz ve uçarılar ki yarın ülke yönetimini üstleneceklerini düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bize ağırbaşlı olmayı, büyüklerimize saygılı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler ise ne kural tanıyor ne beklemesini biliyorlar. Üstelik duygusuz ve düşüncesiz davranıyorlar," demiş. Sümerlerden kalan çiviyazılarında da, "Şu gençliğin hali n'olacak?" anlamına gelen yakınma sözleri bulunmuş.
Sayfa 195 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
Gençlere, iyi bir öğretmende aradıkları nitelikler sorulduğunda şu yanıtları vermişlerdir: İyi bir öğretmen hoşgörülü, sempatik, neşeli ve tutumu arkadaşça olmalıdır. Bilgili olmalı, iyi öğretmeli, öğrencilerle tek tek ilgilenmeli, öğrencinin gö- rüşlerini dinlemeli. Disiplini tutarlı olmalı ve öğrenciler arasında ayrım gözetmemelidir. Kısacası öğrenciler karşılarında olgun bir erişkin görmek istiyorlar. Disipline karşı değiller; yeter ki verilen ceza adil olsun. Öğrencilerin bir öğretmende hiç beğenmedikleri nitelikler ise sinirlilik, alaycılık, terslik, katı tutum, haksız ceza ve azar, çok öğüt verme, korkutma, lmak başarısızlığı ahlaksızlıkla bir tutma gibi niteliklerdir. Başka bir deyişle öğrencilerin öğretmenlerden bekledikleri ne gerçek dışıdır ne de haksızlık.
Sayfa 167 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
622 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.