Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'' Bir şey yok. Onun ağzından çıkan her söz bir kanıttır ve her kelime bir gerçektir. Ben ona ''hüccetül hak'' (Hakk'ın kanıtı) adını veriyorum.''
Hasan hızlı hızlı salladı başını. "Bu sorunun cevabı görünmezin perdesinin arkasında. Ben sadece Müslümanların Kudüs'ü kaybedeceklerini söylüyorum. Şehri yeni ve daha korkunç bir düşmanın eline bırakacaklar, çünkü buraya barışla yerleşmiyorlar. Allah'a ve peygamberlerine inanın ve üç Allah olduğunu söylemeyin; vazgeçin, bu sizin için daha hayırlı olacaktır. Ama doğrunun yazılı sesini kim dinler ki?"
Reklam
"Bildiğimiz kadarıyla insanların zihinlerinde üç Tanrı var" dedi Hasan Sabbah'ın arkadaşı sakin bir sesle. "İlki Yahudilerin Yehova'sı, ikincisi Hıristiyanların Tanrısı, üçüncüsü de Kuran'ın Allah'ı." "'Bir' olanı üç kere söyledin" diye karşılık verdi ona Hasan, "Nedir bu 'Bir', eğer gerçekten varsa elbette... Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar, kendi tanrılarından daha büyük olan 'Bir' gerçeğin içine bakabilselerdi ne olurdu?.."
Yerden buruşturulmuş bir kağıt parçasını aldı ve Cafarak'a uzattı. Soytarı eliyle düzeltip ışığa tuttuğu kağıdın üzerinde, müneccimin elinden çıkmış dört satırlık Farsça bir rubai yazılı olduğunu gördü. "Bir ömür kervanı bir tuhaf gelir gider Kazancın, yaşamasını bildiğin günler; Saki, bırak şu yarını düşünenleri Geçti gidiyor gece, geçmeden şarap ver." "Yazık" diye iç geçirdi Cafarak, sonra birden buruşuk suratı aydınlandı. "Ama yaz... daha çok şiir yaz. Senin gözyaşlarının hediyesi bu!"
Ömer, Melikşah'ın ölümü nedeniyle şiirler yazıyordu. Genç sultan -Melikşah öldüğünde sadece otur dokuz yaşındaydı- neredeyse ilk gençlik döneminden beri arkadaşıydı. Şimdi o da Rahim, Yasmi ve Cafarak'ın yanına gitmişti - acaba şimdi neredeydiler? Yazdığı bir rubai Ayşe'nin hiç ilgisini çekmemişti. Can yoldaşı dostlar çekildi gittiler Ecel çiğnedi hepsini birer birer Yan yana oturmuştuk hayat sofrasında Bizden birkaç kadeh önce sızdı gittiler.
Baharın parıldayan büyüsü çayırlara vurduğunda Oturmuşum hurime bir aşk şarkısı söylüyorum, Bir yanımda şarap.Köpeksin sen! de bana, Eğer bir parça aklıma gelirse cennet. Ömer Hayyam
Reklam
"Ben de diyorum ki" dedi gülerek, ne çalışacak bir yerim, ne bir hamimim, ne de bana ait olan bir şeyim var. Derviş sırlarıyla, hoca da işleriyle geçimini sağlıyor. Ya ben? ben ne ile geçineceğim?"
Sayfa 63 - Yurt yayınlarıKitabı okudu
Fener ömer'in başının üzerinde asılıydı ve gökyüzü tümüyle kumaşla örtülmüş gibiydi. Ve gri toprak tamamen boştu. Göz alabildiğince bomboş...Kervan hiçliğe gitmek için ayrılmıştı ve çadırı yiyen ateş,şimdi onun yüreğini yiyordu.İçi yanıyor, yanıyordu...
Sayfa 138 - YurtKitabı okudu
Duvarlarla kafeslerin, kalbinde doğan sevgiyi hapsedemeyeceğine inanıyordu. Ne yazık ki Ömer, uzaklara gitmişti.
Oldukça bahar içinde huri rüzgar gibi eserim Bir testi şarapla çimenlikte yemek yerim Çirkin de fena da görse alem böyle derim Ben cenneti anarsam şu köpekten beterim
887 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.