Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Kelimelerimizin derinliklerinde, her harfin arkasında pek çok kişinin tam olarak anlayamadığı anlamlar yatıyor. Aklımızdan geçen, kalbimizde kesişen, sessiz çizgilerimizin ardında saklı kalan düşünce ve duygular vardır. Bu anlamlar acı ya da sevinç, nostalji ya da umut dolu olabilir ama her bireyin kendi deneyim ve duygularına göre yorumlamasına bağlı olarak hep orada kalır.
Reklam
Dinle ruhum sessizliği sessizlikten. Ne feryadları vardır gidenlerin bu dağlarda yankısı kalan. Yağmur dindirir anca acısını teninin. Ruhunda yanan yangın da Tanrıdan armağan. Susmak lazım ruhum, sadece susmak. Susmak lazım feryâdı gökleri inleten annelerin huzurunda. Ve yürümek her acı veren zâlimin üzerine. Yürümek ölümüne yağmur damlalarının altında... Yalnız Bir Yolcu
Bazen bazı şeyleri anlamlandırmaya çalışırken -acı, aşk, kırgınlık gibi-  bir suçlu bulmak bize daha iyi gelir. Diğer türlü içimizde duygusal anlamda ezilirken bir de bunların neden olduğu üzerine düşünüp durmak bizi daha çok yormaya ve çaresiz bırakmaya başlar. Bu nedenle ilk etapta başkalarını bu içsel yıkımdan sorumlu tutmak bizi belirsizlikten kurtarıyor gibi gözükür. Oysaki bu savunma mekanizması ilk başta ne kadar işlevsel gözükse de kendimizi ve olayları değerlendirirken gerçeklikten uzaklaştırabilir. Bu duruma anlaşılır bir yerden bakıyorum. İnsanız ve her daim doğru olanı seçmeyebiliriz. Fakat Nazan Bekiroğlu'nun dediği gibi "Bazen en büyük hakikatlerin bilgisinin en büyük günahlarla yan yana durduğunu unutma Setterhan. Aşkın nizamı parçalanınca her şey göze abes görünmeye başlar. İnsan içinden yenilenmeyince dışından eskir…”
Yağmur bu gece de çok güzel yağıyor. Sessiz sessiz izlettiriyor bana yaşadıklarımı, yaşattıklarımı, nerede ne kadar var olduğumu. Gizlemek ne kadar zor bir şey. Konuşmak da zor diyorlar ama söyleyememek daha acı değil mi? Bir az önce bir film izledim. "Geride bıraktıklarını, seni geride bırakmayı göze alanları düşünmeden cesurca yaşa" diyordu o kadar haklı bir cümle ki. Neden beni önemsemeyen insanların hayatımda olmamaları beni bu denli üzüyor diye sorguladım. Bazı insanlar bize ders vermek için girmiyor muydu hayatımıza. Bu gerçeği hep unutuyorum sanırım... O beni seviyor yapmaz cümlesi artık bana yabancı geliyor mesela. Sevildiğinden hiç bir zaman emin olamazsın diyor ya doğru. Aslında çok önemsediğimden de değil bu düşüncelerim sadece neden diye sorgulamak beni rahat bırakmıyor. Sanırım, bu hala emeğe değer verme duygumu kaybetmediğimi gösteriyor. Sonuçta hala gülebiliyorum neye ne kadar değer vermen gerektiğini öğrenmek hayat adına bir kazanım benim için. O yüzden ne kadar yanılsam, yanlış insanları sevsem, güvenmemem gereken birine güvensem, takılıp düşsem de gökyüzünü hiçbir nefes kirletemez . Kafamı ne zaman yukarı kaldırsam hala nefes aldığımı hissedip, beni güzel şeylerin beklediğini düşünüp mutlu olurum.... Umarım bir şeyi kazanırken neleri kaybettiğinizin de farkında olup mutlu ola bilirsiniz. Çünkü kaybettiğimiz şeyler geriye dönüp baktığımızda hiç bir zaman bizimle olmaz...
''Çektiğim hiçbir acı nedensiz değil. Ben onlar sayesinde 'ben' oldum.'' Doğan Cüceloğlu
Reklam
İyi Okumalar dilerim
Selamün aleyküm değerli okurlar Wattpad e yazdığım kitabı sizler de okuyun diye buraya yazdım kitap değil bu hayatınıza bir nebze de olsa dokunmak için böyle bir kitap yazdım okuyup değerli yorumlarınızı bekliyorum değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ediyorum ☺️ BİR ENGELLİNİN EVLİLİK HAYATI Her sağlıklı birey gibi engelli
üçüncü kişilerin gözlerine yapılan şovlar samimi bir şey bırakmadı. ne hüzün, ne acı, ne mutluluk... tüm duygular beğenilme şehvetinin kurbanı. biz artık 'bir başkasının ilgilendiği kadarız'
Meşru sevdalardan neden gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara? Bir bakış bazen anlatmaya yeterken her şeyi neden kalbimizi dolduran duygular hep içimizde yük olarak kalıyor? İnsanın basit istekleri ve sevme sevilme kutsallığı içinde iken neden her şeyi sıkılı bir yumruğun içine gömüp gitmek zorunda kalıyoruz? sebepsiz!! düşüncelerimizde olanlar hülyalarımızı süsleyenler neden pratik hayatta bir karşılığı olmayan acı cam kırıkları yürüyüşüne dönüyor.
bazen aklını kaybetmeli insan,unutmalı herşeyi acı çekmemek çektirmemek için,kaybetmeli ki kendine zulm etmeyi bıraksın,ölüme koşmasın...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.