Ruhum Gel
Bizim içimiz sonsuz alemlerle doludur. Bunu en iyi kim anlar aşık olan anlar. Bir kişi aşık olduğu vakit bu vücudun aslında çok küçük bir şey olduğunu ve içindeki devasa alemleri zoraki taşıdığını ancak taşıyabildiğini anlar. Asıl büyük alem insanın gönlüdür. O Allah'a dosttur. Allah'a dost olduğu için kuluna dosttur. Allah'a
bunca yıl çığlıklar koşturulmuş bu yolda deli taylar gibi ter içinde çığlıklar savrulan bir yanlışa vurulmak için mi yoksa dağları yırta yırta yürüyen bir ırmak diliyle durulmak için mi gözler yangın şimdi-ufuklar duman dünya değişiyor-masalı koca bir yalan
Reklam
UÇURUMDA AÇAN Aşktın sen, kokundan bildim seni Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin Elinde tuhaf bir çanta saçında soku. Akıl almaz işleri şu zambakgillerin Sokakta bir sövgü gibi akıp gittin Gözlerin sonsuz uzun, sonsuz çekikti, Baksan uçtan uca Çin Seddi'ni görebilirdin. Yanındaki adam mutlaka
DİVAN EDEBİYATI...
1. Söylemez küsmiş bana cânâne söylen söylesün N’eyledüm ol yâr-ı ‘âlî-şâne söylen söylesün 1. Sevgili bana küsmüş, konuşmuyor, söyleyin de konuşsun. Neylemişim o şanı yüce sevgiliye, söyleyin söylesin. 2. Nâz ile güftâre gelmezse helâk eyler beni Ol cefâ vü cevri bî-pâyâne söylen söylesün 2. Naz edip söze başlamazsa beni helak
Duygular renk renktir; çiçeklerden daha çok gül, menekşe, papatya, sümbül, kardelen, yasemen, erguvan, jakaranda, begonvil ve adını bilmediğimiz niceleri. Çoğu zaman adı yoktur duyguların aslında. Net olarak ad verdiğimizde bile saf ve arı değillerdir. Saf aşk, saf sevgi, saf hüzün yoktur. Hani bazan bilemeyiz ya adını duygularımızın; sevgi mi, aşk mı, yoksa değil mi! Mevcut zamanın ve koşulların kuralları daha kesindir ve bizi, duygularımıza ad vermeğe zorlar. Bu açmazı yaşamaktan uykusuz geceler geçirir, huzursuz zamanlar yaşarız. Oysa bırakmalıyız kendimizi dalgalara.. Her dalganın bir adı yoktur. Beyaz ve siyah arasındaki sonsuz tonun her birinin bir adı yoktur. Bazan nefrete yaklaşır kayığımız bazan sevgiye Verdiği sözü tutmuyor hayat, tutsa bile, özlediğimiz şeyin özlenilmeye değer olmaktan ne kadar uzakta bulunduğunu göstermek için yapıyor bunu. Kimi zaman umut, kimi zaman da umulan şey aldatıyor bizi. Bir eliyle verdiğini öteki eliyle alıyor. Uzaklığın büyüsü, cennetler gösteriyor bize. Ama büyülenir büyülenmez, bu cennetlerin uçup gittiğini görüyoruz. Demek ki, mutluluk ya gelecekte ya da geçmişte; şimdiki an, güneşli ovanın üzerinde dolaşan bir küçük buluta benziyor; önü arkası pırıl pırıl bu bulutun; ovaya yalnız onun gölgesi düşüyor.
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
| Mutluluk Üzerine
Fonda Ayla Dikmen, ''falımızda hasret var ayrılık var demedin mi ?'' derken, "Anlamazdın"ı söylüyor. Benim gözüm sonsuz maviliklere dalıyorken, Düşünüyorum senin hayatındaki yerimi. Bir gül alıyorum, gül satan masum yüzlü gençten. O bana bakıyor ben ona. "Gönlünden ne koparsa abla." diyor. İçimden: "Gönlümde ne fırtınalar kopuyor" diyorum. Ama yine de gönlümden kopan miktarı uzatıyorum çocuğun ellerine. Bana gülümsüyor ve uzaklaşıyor. Senin gülümsemen düşüyor aklıma o sırada. Ne güzel gülerdin eskiden, Ruhum ruhuna akardı o anlarda. Şimdi kimlere sunuyorsun gül gibi gülümsemeni ? Kimlerin ellerinde kokuyor yüzündeki çiçekten çizgilerin ? Zaman hızlıca geçti düşünceler aklımda yoğunlaşırken. Düşüncelerimi de çantama doldurdum. İlk andakinden daha ağır geldi omuzlarıma. Yaslanmak vardı omuzlarına denizi seyrederken şimdi Ve yaşlanmak ömrünü aşkla tamamlayan bir kelebek gibi. Ancak her şey rüyalar kadar eskidi artık... BİBLİOFİLA ✍️💙
Reklam
749 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.