Bir kadın ve bir adam otomobillerinden inmişti. Onbeş onaltı yaşlarında bir çocuk onları görünce "bi ekmek parası " dedi. "Bozuk yok" ,diyerek geçip gittiler. Kadın ve adam lüks bir lokantaya brunch için girdiler. Tabaklarını alıp çeşit çeşit açık büfe ziyafete kondular. Bir termos ta sıcak çay.. yedikleri önlerinde yemedikleri ya...
Tam o sırada ekmek parası diyen çocuk sokağın köşesini dönmek üzereydi ki, biri kırmızı kanlar içindeki çıplak ayaklarıyla her bir adımda kalp izi bırakarak kaldırımda , bembeyaz bir kıyafete bürünmüş ona doğru yürümekteydi.. elinde beyaz bir tabak içersinde o pahalı lokantanın çeşit çeşit ziyafet ürünleri... Çocuk afalladi.. beyazlı kişi elindeki tabağı çocuğa doğru uzatarak, bunlar senin ,dedi. Çocuğun elinde artık ekmekleri topladığı poşetler vardı, tabağın içindekileri poşete doldurdu, tam o beyazlı melek "hayır bunlar artık yemek değil, bunlar senin" demeye kalmadan
... Çocuk " ben alışkınım, olsun" dedi...
Beyazlı melek kanlı gözyaşını içine akıtıyordu.. tam çocuk gidecekken , bir kutu baklavayı eline tutuşturdu.. çocuk "teşekkür ederim" ,dedi.. beyazlı melek, çocuğun yılgın ve şaşkın bakışları arasında kaldırımda kanlı ayak izlerini bırakarak biraz yürüdü ve bir parıltıya dönüşüp gökyüzüne doğru uçtu..tam o sırada gökte bir yıldız kaydı..