Füruğ Ferruhzad Gunes Doğuyor Bak nasıl içinde gözlerimin Eriyor damla damla keder Karanlık ve isyancı gölgem nasıl Tutsağı oluyor güneşin
Soğuk Mevsimin Başlangıcına İnanalım
ve bu benim yani bir yalnız kadın ve soğuk bir mevsimin eşiğinde belirsizliğini anlamanın başlangıcında, tüm yeryüzü varlığının yalın ve kederli umutsuzluğunu, gökyüzünün güçsüzlüğünü, bu betona kesmiş ellerin akıp gitti zaman gitti zaman ve saat tam dört kez çaldı dört kez çaldı aralık ayının yirmisi bugün ve artık mevsimlerin gizini
Reklam
Yorulur, neyi özlediğini bilmeden özleyenler..
"İçini ürperten, akşamın turuncu ışıkları altında yalnızlığın soğuk nefesi değildi. Geçmişten kopup gelmiş bir hatıranın uzaklara dalıp giden bakışlarında canlanmasıydı ansızın. Ritmi değişen kalbine ne zaman geçmişti ki sözü. Mavisine hiç doyamadığı gökyüzüne uzun uzun bakarken ciğerlerine dolan tertemiz bir hava değil de sanki boğazını yakan bir şiirdi. Yorgun ayakları taşıyamaz olmuştu sanki bedenini. Saçlarının arasından usulca esen rüzgâra seslenmek istedi bir an. Gitme kal demek istedi. Unutmak istediği ne kadar dün varsa dikilivermişti karşına. Eski bir şarkı gibi kulağına gelen çocuk sesleri içine umut ışıklarını yaksa da ne olduğunu anlayamadığı bir sızı göğüs kafesinin üzerine çökmüştü. Nefesleri yarım kalıyordu hep. Telaşlı gölgeler arasında kalmış tanıdık bir yüz arıyordu. Sustu. Gökyüzünden gözleri ile topladığı maviyi ellerinin arasında taşır gibi hiç kımıldamadı yerinden. Zamanı durdurmak ister gibi bekliyordu. Bu karamsar hikâyenin içinden son paragrafa geçmek ister gibi huzursuz kelimelerin dalgınlığında bir o yana bir oyana yürümeye başladı. Yüreğine çöreklenen adı konmamış bir özlemdi. Kimi ya da neyi olduğunu bilmeden özlemek.."
21 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.