Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
çıkmaz bir sokak, ya da bir mezarlık, çaresizlikle dolu bi havuz, umutsuzluk denizi.... neredeyim ben? içimdeki sızı boşluktan mı yoksa fazla doluluk mu bunun adı? hep korktuğum yerde miyim tam da şimdi. mutsuzlukla mutluluk arasında bir yerlerde. tüm duygularım sanki darağacında. hep görebildiğim o tünelin sonundaki ışık nerede? kimse neden iyi
Okuma Günlüğü - XIX -
6,5 Yaş: İncir ağaçları benim çocukluğumun en önemli figürlerinden biridir her zaman. Kardeşimle birlikte 4 tane büyük incir ağacı bulunan kocaman bahçeye çıktığımızda keyfimize diyecek yoktu. Ben hemen ağaca tırmanmaya başladım elbette. Kardeşimse ağacım altından beni izlemekle meşguldü. Önce şunu belirteyim “ incir ağacından düşen yaşamaz” derler ya. O bilgi kesinlik yalan haber. Zira ilerleyen yıllarda defalarca düştüm ama hala hayattayım. Sanırım. Ağacın tepesinde yapılacak pek bir şey yoktu aslında. Ben de oturup denizi izledim. Denizle olan kavgamızın başlamasına henüz 4 sene vardı. O yüzden izlemekten büyük keyif aldığım bir manzara olmuştu o manzara o zamanlar. Ağaçta oturmaktan sıkılınca başka bir ağaca geçmeye karar verdim ama bu ağaç üzerine çıkılacak bir ağaç değildi. Altında oturulacak bir ağaçtı. Nar ağacına doğru yürüdük ve hikaye yazma ve hayal kurma isteklerimin temelini atan nar ağacı kaynaklı oyunumuza başladık kardeşimle.
Reklam
Okuma Günlüğü - XIV -
İlk Kur’an kursu günüm öğlene doğru son buldu. Sonra eve annemin tarif ettiği yoldan geri döndüm. Evimiz camiiye yakın olsa da henüz o kadar yetkin bir seyyah olmadığım için yol tariflerine sıkı sıkıya bağlı kalıyordum. Kalmadığım zaman başıma gelen olayı daha sonra anlatacağım. Eve geldiğimde heyecan içindeydim. Kardeşim poşeti elinde oynarken ( bu da bambaşka bir hikaye konusu ) ben hemen anneme dinle ilgili bilmesi gereken temel konuları anlattım. Onun da bunları bilmek hakkıydı. Ve ben her çocuğun yaptığı gibi annemin neyi bilip neyi bilmediğini düşünmeden anlatmaya başladım. İlk işim kelime-i şehadetin ne olduğunu anlatmaktı. Tam olarak dilim dönmese de elimden geldiğince söyleyerek anneme yardımcı oldum. İkinci sırada oruç tutmak gelirdi ki en sevdiğim buydu o zamanlar çünkü çok iyi biliyordum. Babam sadece oruç zamanlarında mutfağa girip yemek yapardı. Sonra Hacca gitmek, bu uzak bir yere gidip Allah’ın evini görmek demekti. ( Ciddi bir hayal kurma konusu.) Sonra zekat vermek vardı ki bunun küçüğü olan sadakayı zaten hep veriyorduk. Verilmiş sadakamız vardı ayrıca. En önemli maddeyi sona saklamıştım. Heyecanla anlatacaktım ki ezan okunmaya başladı. Ve annem biraz daha dinledikten sonra beni namaz kılmaya gitti. Hevesim kursağımda kaldı.