Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Allah Rasulünün fakir bir adamın bir davranışına gülmesi.
Ebu hureyre(ra) anlatıyor; Birisi resulullaha geldi ve "Ya resulallah ben mahvoldum. Ramazanda ailemle münasebette bulundum." dedi. Allah resulü "bir köle azat etmelisin" buyurdu. Adam "Buna imkanım yokki" dedi. Resulallah "Öyle ise aralıksız 2 ay oruç tut" buyurdu. Adam "Buna da gücüm yetmez" dedi. Efendimiz "Altmış fakiri doyur o halde" buyurdu. Adam "buna da gücüm yetmez" dedi. O arada resulullaha bir sepet kuru hurma getirildi. Allah resulü "Soru soran adam neredeydi" dedi ve adama: "Al bu hurmayı sadaka olarak dağıt" buyurdu. Adam "Benden daha fakiri varmı? Allaha yemin ederim ki, Medinenin kara taşlı şu iki dağı arasında bizden daha fakir bir ev yoktur." dedi. Resulü Ekrem (sav) adamın bu cevabına o kadar güldü ki onun azı dişleri gözüktü. Sonunda resulullah o zata "Peki siz yiyin hurmaları" buyurdu. Hayatü-s Sahabe
Hz. Muhammed (Sav); "Bu dünya hayâtı sadece bir eğlence ve oyundan ibârettir. Âhiret yurduna gelince, işte asıl hayât odur. Keşke bilmiş olsalardı." (Ankebût Sûresi, 29) âyetini okuduktan sonra ekler: "İstemez misin ey Ömer? Dünya onların olsun, âhiret de bizim!.." (Hayâtü's Sahâbe, II/412)
Reklam
Hayâtü's Sahâbe'den
Hz. Hüseyin diyor ki: "Babama, Peygamber Efendimizin (s.a.v) arkadaşlarına karşı tutumundan sordum. Dedi ki: -Resûlüllah (s.a.v) devamlı olarak güler yüzlü, yumuşak huylu ve alçak gönüllü idi. Ne kaba, ne katı kalpli, ne bağırıp çağırıcı, ne küfürbaz, ne yerici, ne de şakacı idi. Hoşlanmadığı şeyleri görmezden gelirdi. Hiçbir ümit edenin ümidini kırmaz ve onu mahrum etmezdi. Kendi nefsi ile ilgili olarak münakaşa, mübalağa ve lüzumsuz şeyler olmak üzere üç şeyi yapmazdı. Halk ile ilgili olarak da üç şeyi yapmaz; kimseyi yermez ve ayıplamaz, kimsenin gizli hallerini araştırmaz ve sevabı olmayan şeylerden konuşmazdı."
Kadın arkadan yürür diyen paşalarımıza gelsin
Rasûlüllah kendisini neşelendirip hoşnut etmek için zaman zaman açık araziye çıkıldığında Hz. Âişe ile koşarak yarış bile yapıyordu. Nitekim Hz. Âişe'nin nakline göre: “Ben daha et tutmamış ve beli ince bir kız iken, bir sefer Peygamber Efendimiz'le birlikte yolculuğa çıktım. Peygamber Efendimiz bir yerde ashâbına: -Siz ilerleyin, dedi ve ikimiz arkada yalnız kalınca bana: -Gel seninle koşalım, dedi ve koşmaya başladık. Ben, onu geçtim. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra bir daha onunla birlikte yolculukta iken, bir yerde yine ashâbına: -Siz ilerleyin, dedi ve ikimiz yalnız kalınca: -Gel koşalım, dedi. O zaman ben et tutup oldukça göbek bağlamıştım. Yine koştuk. Fakat bu sefer o beni geçti ve gülerek: -İşte bu seferki benim seni geçişim, senin o gün beni geçişine bedel olsun, dedi. (Kândehlevî, M. Yûsuf, Hayâtü's-Sahâbe, İstanbul, 1980, III/174.)
Seleme b. Şihab'dan: Ömer (R.A) bir hutbesinde şöyle dedi: Allah katında bir devlet reisinin yumuşak ve merhametli olmasından daha üstün, bilgisiz ve hırçın olmasından daha kötü ve çirkin bir vasıf yoktur. Taberi (C.V, s.8) (Hayâtü's Sâhabe - Yusuf Kandehlevi)
60 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.