Hasretin kançanağı gözlerinde oturuyorsun;
seni soruyorum
hiçbir şey bilmiyorsun…
Hep bir çağlayan gibi senin sevdana aktım;
sen ise sularını kaçıran bir nehir gibi uzaktın...
Tükenişi bir aşkın,
bir nehrin tükenişine benzer.
Ne deniz olabildin,
ne nehir kalabildin...
Kendin ol, kendin ol…
Sen buysan başkası ol!
Buysan kederden öleceğim,
başkası olursan de kimi seveceğim?
/Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen;
oysa ne çok sevdim ikinizi de bir bilsen.../
//Yilmaz ODABAŞI //
GÖĞÜN GÜRÜLTÜSÜ VE SURDAN YÜKSELEN DUMAN,YAĞMA HAN'IN SARAYINDAKİ BALKONUNDA, DİZLERİNİ TİTRETMEYE YETİYORDU. O GELİYORDU,ASYA'YI AVUCUNUN İÇİNE ALAN,KARANLIĞA KARŞI KAPLAN OLAN,DİYARIN EN GÜÇLÜ SAVAŞÇILARINI SANCAĞININ ALTINDA TOPLAYAN OĞUZ KAĞAN!
Hasretin kançanağı gözlerinde oturuyorsun;
seni soruyorum
hiçbir şey bilmiyorsun…
Hep bir çağlayan gibi senin sevdana aktım;
sen ise sularını kaçıran bir nehir gibi uzaktın...
Yılmaz Odabaşı