Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
253 syf.
·
Puan vermedi
Canımın Canı ,Melike İLGÜN'ün son kitabı.
İlk satırdan sürüklemeye başlayan akıcılığı ile yüreğe dokunan sözcüklerle, gözlerimi dolduran anlam yüklü paragraflarla,sonuna kadar merakla sayfalari çevirdiğim bir romandı bu da diğer romanları gibi.
Melike İLGÜN'ün
Ülkemizin yakın tarihinden kesitleri romanın içinde harmanlayışını, olayları yansıtmadaki tarafsızlığını,yüreğe dokunuşunu,karakterleri canlı kılışını seviyorum .
Fikriye ile Latife
2024 yılında okuduğum en güzel kitap kesinlikle bu kitaptı. Soluksuz 3 günde okuyup bitirdim. İki tarafın bakış açısını, yaşadıklarını onlardan dinlemek çok güzeldi.
Ben yazarımız Melike İlgün'e de bir başlık açmak istiyorum. Kaleminiz o kadar akıcı ki... Tabirleriniz çok çok hoşuma gitti.
344 syf.
7/10 puan verdi
Kitaptaki karakterleri tanıdıktan sonraki aşamada gelişecek olayları tahmin edebiliyorsunuz
(en azından ben ettim) ve bunun sayfalar ilerledikçe açığa çıkmaması… çıkmasını beklemek için en son sayfalara kadar gelmek baya sabırsızlandırdı beni. Ben bayağı erken tahmin ettim sanırım o sebeple böyle oldu.. Son 100 sayfayı ara ara gözlerim dolarak okudum.. Güzeldi…
Atamızın hayatını merak ettiğim için bir kaç kitap aldım. Bu da onlardan biriydi. Bu gerçekle kurgunun karışımı bir kitaptı ama güzel akıcı bir eserdi. Hızlı okundu. Fikriye Mustafa'ya Latife ise paşaya aşıktı. İkisininde hayatları istediği gibi gitmedi biri genç yaşında hasrete çileye dayanamadı kendini vurdu diğeri ömrünün sonuna kadar sessizliğe büründü. İkisi de paşayı kendi tarzları ile sevdi. Ne talan söyleyeyim iki kadının da hayatlarını okumaya başladığımdan beri hep Fikriye'nin tarafında oldum. Atatürk büyük bir komutan olabilir ama özel hayatını iyi idare edememiş gibi geldi bana. Kitapla kalın.
Anlatımı sade ,akıcı..Aynı adama aşık iki kadının yan yana gelip dertleşmesi “Bana onu anlat …” diyebilmesini ;iki kadının yaşadıklarıyla ,duygularıyla,birbirleriyle yüzleşmesini konu alıyor.Kadın gözüyle -kadın bakış açışıyla anlatılmış ve duyguları hissettirdi çoğu yerde o sahipsiz acıklı aşk acıttı …Tarihi kitap sevenlere göre değil öyle bir beklentiyle girmeyin …
Opera sanatçısı Ayhan Aydan ile dönemin başbakanı Adnan Menderes arasında yaşanan aşkı anlatan film tadında bir eser. İlk defa Melike İlgün kitabı okudum. Akıcı ve kolay anlaşılır dilinin yanı sıra tarafsız bakış açısıyla beni kalemine hayran bıraktı. Muhteşem bir hikaye muhteşem bir kadının hayatı… Mutlaka okuyun derim…
Kitapla kalın…
Kitaba kalbimi bıraktım
Merhaba
Melike İlgün ile tanışma kitabım oldu.
Şahane bir kitaptı.
Ne çok şey vardı kitabın içinde. Rum Helena ve Ziya'nın yarım kalan aşkı, Hatice, Zeliha ve Deniz'in üç kuşak anne kız ilişkileri, acıları, kalp kırıklıkları, savaşta pek çok şeyini kaybetmiş bir adamın iyilik, merhamet dolu kalbi ve 6-7 Eylül olaylarının kuşaklar süren yası.
Tarihi seviyorum dersem yalan olur. Kitapta 6-7 Eylül olayları anlatılıyor diye okuyunca pek bana hitap edeceğini düşünmemiştim, sıkılırım diyordum ama yanılmışım. Hikaye o kadar akıcı ve hüzünlüydü ki, sanki kitaptaki her şeyi Helena yerine ben yaşadım
Yazarın anlatımının akıcılığını çok sevdim.
Ayraç kullanmadan okunup bitirilecek bir kitap.
Kitapla ilgili ne anlatsam eksik kalacak.
En iyisi bir an önce okuyun. Keyifli okumalar dilerim
Ne çok ah vardı bu memlekette. Hesabı doğru düzgün sorulmamış, özrü dilenmemiş, halının altına süpürülüp yok sayılmış ne çok ah!
Kimi insan vardır, kendiliğinden insan olmayı bilir. Kimine öğretirsen öğrenir, kiminin de mayası bozuktur, ne yapsan olmaz, odun gelir, odun gider, oksijen ziyanı.
İnsan kaç yaşına gelirse gelsin, kendini kaç kez temize çekerse çeksin, çocukluğunda kırıldıysa kalbi, incecik kanıyordu hep kırıldığı yerden.
Ölüm ile ayrılığı tartmışlar ayrılık elli dirhem fazla gelmiş.
Paramparça -208 sayfa
Melike İlgün
Bir yayınevinde editörlük yapan Zeynep'e Nazım Hikmet'le ilgili bir kitap yazması söylenir. Üniversite yıllarında aşık olduğu kişiyle birlikte yazması gerekiyordur. Ayrıca kızının yedinci yaş günü için hazırlık yapması gereklidir. Hazırlık yapmak kendi yedinci doğum gününde babası onu bıraktığı için çok zordur.
Nazım Hikmet'i yazarken onun aşklarına sevdiği kadınlara yoğunlaşır. Zeynep'e görev verildiğinde dediği gibi Nazım hakkında yazılmadık ne kalmıştır ki onlar yazacaktır. Aslında çok şey olduğunu okurken anlıyoruz.
Paramparça olan hayatlar bizi de paramparça ediyor.
Kitap kapağındaki
Bir şiir okudum bedelini kaç hayat ödedi!
sözünün anlamını kitabın sonunda öğreniyoruz. Biz de iyice paramparça oluyoruz. Özellikle kitabın sonu beni çok etkiledi. Ama kitap bir bütün olarakta çok iyiydi. Kesinlikle tavsiyemdir.
Kitap ayracına ihtiyaç duymadan okunan bir kitap… Ruhu zedeleyen, yaraları saran, heyecandan içinin kıpır kıpır olduğu, bildiğin şeylerin sana tekrar sunulduğunu zannettiğin ama aslında kişiye özel acıların biricikliği… Bu kitapla ilgili ne yazsam yarım kalacak. Üç kuşağa yayılan bir acı, bizim acımız hepimizin acısı. Kitap elimdeyken aklımdan geçen düşünce keşke insanların içlerini görebileceğim bir şeye sahip olsaydım. Böylece herkesin hikayesini herkesin acısını mutluluğunu görebilirdim fakat ne mümkün. Mümkün olmalı mıydı gerçekten yoksa saklı mı kalmalıydı?