Amerika'dan gelip Sivas'ta kendisi ile görüşen General Harburd şöyle yazmıştır: "Mustafa Kemal otuz sekiz yaşlarında. Zayıfça, boyu posu yerinde. Asker tavırlı bir genç adam. Türklerin evde ve dışarıda başları kapalıdır. Bunun ise açık. Ateş hattında tehlikeye uğramaktan çekinmez olduğunu ve bu yüzden Alman subaylarının kendisinden şikâyetçi olduklarını işittiğimizden kendisi ile ilgili idik. Cevapları pek açık ve akarsu gibi idi. Sıkıntılı işler içinde bulunduğu, güzel tespihini hiç durmadan çektiğinden belli idi. Şahsiyeti ile arkadaşlarına kolayca hâkim olmuştu. Onun ve yakın arkadaşlarının gerçek vatansever olduklarını gördük."
General Pershing'in kurmay başkanı olan General Harburd, Sivas'ta Mustafa Kemal'le görüşürken der ki:
Türk tarihini okudum. Milletiniz büyük kumandanlar ye-tiştirmiş, büyük ordular hazırlamıştır. Bunları yapan bir millet elbette bir medeniyet sahibi olmalıdır. Takdir ederim. Ama bugünkü duruma bakalım. Başta Almanya, müttefiklerinizle dört yıl harp ettiniz, yenildiniz. Dördünüz bir arada yapamadığınız şeyi, bu durumda tek başınıza yapmayı nasıl düşünebiliyorsunuz? Fertlerin intihar ettikleri vakit vakit görülür. Bir milletin intihar ettiğini mi göreceğiz?
Mustafa Kemal, General'e: "Teşekkür ederim, dedi. Tarihimizi okumuş, bizi öğrenmişsiniz. Fakat şunu bilmenizi isterdim ki biz emperyalist pençesine düşen bir kuş gibi yavaş yavaş aşağılık bir ölüme mahkûm olmaktansa babalarımızın oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ediyoruz.
..
Savrulur şu tozlu saçlarımda rüzgar
Çıldırtan bir hışımla
Saklanmış bir sır gibi, şiirleri ateş hattında
Dayanmaz dayanmaz bu baskıya yürürüm
Sabrımın bir anında
Elimin hamuruyla çeker giderim
Canım burnumda
Ben bir kadınım ben bir insan
..
“hayat hattında acemi tayfalardık
ne avunduk sevinç müsvetteleriyle
aşktan ikmale kaldık...
bak her sabah bağıran yeni sabaha
artık iklimler değişmiş, kuşlar da gitmiş
tenimde eski ateş, gözlerimde fer bitmiş
heybetli dağlar arasında
göğümde yıldız yitmiş...”
Çalışma hayatının ve umumiyetle muvaffak olmanın kanunları 2
- Bir günün işini,dersini,vazifesini bitirdikten sonra ertesi günü ne iş yapacağına karar ver. Yahut hiç olmazsa çalışmaya başlamadan evvel hangi iş,ders,kitap üzerinde çalışacağını düşünüp kararlaştır ve çalışmaya bu kararla otur.
- Bir işe başlamadan,bir dersi öğrenmeye,bir kitabı okumaya oturmadan evvel düşün ve çalışman için lazım olan şeyleri yanında ve elinin altında bulundur. Ta ki ikide bir kalem,kağıt aramaya kalkıp da dikkatin dağılmasın.
- Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Ve bütün ruhi ve medeni kuvvetinle kendini işe ver.
- Bir işe başlamadan evvel,o işi,dersi, vazifeyi,kitabı en kısa bir zamanda, en kolay ve en temiz bir surette nasıl yapmak,nasıl öğrenip etüt etmek mümkün olduğunu iyice düşünüp hesapla.
- Çalıştığın bir iş,bir ders,bir kitap,bir yazı üzerinde herhangi bir güçlüğü yenmeden bir adım bile gerileme! Ve bil ki yılgınlık, maskeli bir tembelliktir. Gene bil ki çalışma sevgisi güçlükleri yenmekten doğar ve kuvvetlenir. Güçlüğü yenmekten hasıl olan manevi zevk, eşsiz bir zevktir. Emin ol ki harpte zafer ve işte muvaffakiyet yılmayanındır. Sebat önünde, güçlükler erir ve imkansız görünen mümkün olur.
Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Ve bütün ruhi ve bedeni kuvvetinle kendini işe ver.