Atatürk'ün vefatından kısa süre önce Ankara'nın merkezini ziyaret eden bir yabancı; Viyana kübiği binalar, heykellerle donatılmış meydanlar, Latin harfleriyle yazılmış ilanlara bakarak, bütünüyle sekülerleşmiş bir zaman algısına uyum göstermiş; oda müziği, opera ve caz ağırlıklı yayın yapan radyoları dinleyen; Pazar günleri çalışmayan, çay saatlerinde ''The dansant ''mekanlarına giden, akşamları yerli bira ve şaraplar eşliğinde yemek yiyerek foxcrot yapan Şapkalı erkek ve Bolero modasına uygun yırtmaçlı elbiseler giymiş kadınları izleyerek, bir Doğu Avrupa şehrine geldiğini düşünebilirdi.Seküler yaşam biçimini içselleştirmiş, önemli bölümü İslamiyeti, "ilkel ve yabancı Arap harsı" olarak kavramsallaştıran bu bireyler, Batı medeniyetini brakisefal atalarının
kurduğu ve Türkçenin tüm dillerin anası olduğuna da inanmış, "geri kalmış
Doğu"nun kültürel dokudaki izlerinin silinmesinden büyük memnuniyet
duymuştur.