255 syf.
·
Not rated
Tecrübeli danimarkalı psişik, parapsikoloji uzmanı 1922de 2h tekkede zikirlere katılarak, mutasavvıflarla sohbetleyerek, tasavvufu tecrübe etmeye çalışmış Kolay okunan, su gibi kayan tasavvufa ilk giriş öğreğinde yazım tarzı, dolu, özet yazmasından, uslübundan uğraştığı, bilgili olduğu belli.Bağlantıları, tanışları yüksek, daha önce doğu
Dervişler Arasında İki Hafta
Dervişler Arasında İki HaftaCarl Vett · Kaknüs Yayınları · 201740 okunma
Reklam
Keramet Cübbede
"'Çocuklar, içinizde ne korku olsun, ne kuşku. Sağ salim götüreceğim sizi. Tanrı ve Ermiş Benoit bizimle olsun! Yürekliliğim olduğu kadar gücüm de olsaydı, kör olayım, hepsini ördek yolar gibi yolardım. Tek korktuğum şey, toplardır. Ama manastırın başrahip yardımcısı öyle bir dua öğretti ki bana, barutlu silahlardan koruyormuş insanı. Hoş, bana yararı olmayacak ya, çünkü ben inanmam böyle şeylere. Ne olursa olsun, benim haçlı sopam harikalar yaratır yine de. Ama bilmiş olun, aranızdan bir ödlek çıkacak olursa, kendi yerime keşiş yaparım onu cübbemi başına geçirerek. Benim cübbe korkaklıktan kurtarır insanı. Meurles Beyi'nin tazısını bilir misiniz? Kırlarda hiç işe yaramıyormuş bu tazı. Bey, onun boynuna bir cübbe sarmış, o zaman tazının pençesinden ne tavşan kurtulmuş, ne tilki. Üstelik de bu tazı memleketin büyü yüzünden yıpranmış, kısırlaşmış dişi köpeklerini gebe bırakmış.'"
Bir adam, çok sevdiği bir kadına şiirler yazıyordu. Sonra kadın ansızın onu terk etti. Adam, kadının ardından şiirler yazmaya devam etti. Daha çok yazdı. Ve günün birinde çok ünlü bir şair oldu. Yıllar sonra kadının yaşadığı kente gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu. Dinleti bittiğinde kadın kolunda kocası ile çıkışa geldi ve adama ''merhaba'' dedi. Adam ona sıradan bir insana bakar gibi baktı. Kadın, ''beni tanıdın mı? '' dedi. Adam, ''hayır tanıyamadım'' dedi. ''Nasıl tanımazsın! Uğruna şiirler yazdığın kadınım ben, seni şair yapan kadın ''dedi kadın. Adam kadına baktı ve şöyle dedi: ''Keramet sende olsaydı, kolundaki adam da şair olurdu..." Pablo Neruda
Takva-matik
Keramet gösterileriyle ululardan bir ulu haline gelen Küçük, servetini büyüttü. Başlangıçta türbenin yapımı için her müridinden aylık yüz Euro alırken, zamanla aidat sistemine geçti... Müritlerine "Bu paralar, geçmişteki günahlarınızın kefaretidir. Böylece takvamız yükselecek," dedi. Dünyamil Kayiş'ten aylığının yüzde onunu isterken, "Maaşınıza haram karışıyor," dedi. Dünyamil'in Küçük'e bağlılığı, eşi Nazmiye Kayiş'ı çıldırtıyordu. Kayiş, "Kocam bana ekmek parası vermez, ona verirdi," diye feryat ediyordu...
Bir adam, çok sevdiği bir kadına şiirler yazıyordu. Sonra kadın ansızın onu terk etti. Adam, kadının ardından şiirler yazmaya devam etti. Daha çok yazdı. Ve günün birinde çok ünlü bir şair oldu. Yıllar sonra kadının yaşadığı kente gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu. Dinleti bittiğinde kadın kolunda kocası ile çıkışa geldi ve adama ''merhaba'' dedi. Adam ona sıradan bir insana bakar gibi baktı. Kadın, ''beni tanıdın mı? '' dedi. Adam, ''hayır tanıyamadım'' dedi. ''Nasıl tanımazsın! Uğruna şiirler yazdığın kadınım ben, seni şair yapan kadın ''dedi kadın. Adam kadına baktı ve şöyle dedi: ''Keramet sende olsaydı, kolundaki adam da şair olurdu..." Pablo Neruda
Reklam
"Hararet nardadır sacda değildir keramet baştadır tacda değildir her ne arar isen kendinde ara Kudüs'te Mekke'de hacda değildir..." -Hacı Bektaş Veli
Keramet arayan, mucize arayan Gazze'ye baksın. 8 aydır devam soykırıma rağmen; yıkıntıların, işgal askerlerinin, İsrail'in takip ve gözetim sistemin arasından Tel-Aviv'i füzelerle vurmaktır keramet. ABD, İngiltere ve AB'ye boğun eğmemek, küresel statükoya karşı direnmeye devam etmektir keramet. Sessizliklere, görmezden gelmelere, iki yüzlülüklere, ihanetlere türlü fesat ve fitnelere rağmen tevekkülle, metanetle ve sabırla direnmektir. Gazze insanlığın yüz akı, direniş medeniyetin mimarıdır.
Kehanet ve Keramet farkı ; tahrifatı nasıl tashih edeceğiz ?
Örneğin Süleyman Aleyhisselam ‘la da ilişkilendirilen “ Kuş Dili “ hikayesini Platon şöyle anlatır : “Halbuki en büyük iyilikler bize muhakkak bir Tanrı vergisi olan sapmanın aracılığı ile gelir.(.. ) kelimeleri yarat­mış olan eskiler mania’ yı ( sapma ) çirkin ve ayıp birşey anlamında kullanmadılar(…) Böyle olsaydı, sanatların en güzeline geleceği öğreten sanata, o kelime ile ilgili olarak manike derler miydi ? Ona bu adı verdiler, çünkü mania'nın, bir Tanrı vergisi olarak, gerçekten güzel bir şey olduğunu kabul ediyorlardı. Şimdikiler, bu kelimenin içine bir t sokuşturarak, mantike ( Keşf ) sözünü vücuda getirdiler. Halbuki sapma halinde ( mania ) olmıyan insanların kuşlardan veya başka şeylerden faydalana­rak geleceği bilmek istedikleri zaman başvurduk­ları sanata, eskiler düşünce yardımiyle insan kanaati ( oiesis ) , akıl ( nous ) ve de bilgi ( historia ) sağladığı için ( üçünü de derleyip ) “ oio - no - histike “ demişlerdi. Şimdikiler buna, kelimeye heybet vermek için o ‘yu uzatarak, o'iônistike ( kuş dili ) diyorlar.” Phaidros , Platon Platon geleceğe dair öngörünün mitik adı olan kuş dilinin aslında Tanrısal mania ‘ya maruz kalarak Tanrıyla iletişime geçenlerin , bu iletişim neticesinde temin ettiği malzemeyi Kanaat - Akıl - Bilgi üçlüsü süzgecinden geçirerek icra ettikleri bir sanat olduğunu , ancak zamanla tahrifata uğrayarak kehanet olarak algılandığını söylemeye çalışıyor . Başka deyişle kahinler Tanrısal mania’ya maruz bu kalmamalarına rağmen , maruz kalmış gibi yaparak sırf kanaat - akıl - bilgi üçlüsü yordamıyla bu sanatı yapmaya çalışıyorlar .
Musa'ya (a.s.) unutturulan balık bir işaretti elbette. Bir takım kayboluşlar ve buluşlar. Hikmet dersin, kerâmet de sayarsın. ama en çok da kaderdir. |Bkz. Kehf, 60-82
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.