"Seni ölüm olduğuna kim inandırdı peki?" dediğimde ise ifadesi gözle görülür bir şekilde bocaladı. Tavandaki bakışları yeniden bana dönmüştü. Tek kaşı havalandı. O nereden çıktı? "Öyle demiştin." dedim. "Ben ölümden başka bir şey getirmem demiştin. Neden öyle söyledin?" Sessiz kaldı. Kısa bir an gözlerimde oyalandı gözleri. İnce, yakalayamadığım ama derin bir acının izleri vardı keskin kahvelerde. Bu defa o göstermedi, ben gördüm. "Seni de buna inandırmışlar." diye devam ettim. Geri durmadım. Bu defa net olan ben oldum. Hafif sarhoşluktan gelen deli cesareti de olabilirdi bu. "Oysa sen umutsun. Güvensin. Sen varsan ölüm olmaz." Bunları hep radyodan ima yollu söylemiş, yüzüne hiç net bir şekilde söylememiştim. Beklemiyor gibiydi. Bocalamıştı ama bunu da her zamanki gibi belli etmiyordu. "Ben değil." dedi. "Sevgim ölüm." Başımı usulca iki yana salladım. "Okumasını bilene roman, okumasını bilmeye o romanın içindeki tek bir sayfasın Timur Tönge." Başıma hafif bir ağrı dolunca bakışlarımı ondan kaçırıp yeniden arkamda yaslandım. "Senin adın bile bana umut... Sevgin mi ölüm olacak?" mırıltım belli belirsizdi. "Saçmalık." -Bülbül Kapanı
Geri Gelen Mektup
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse… Ey sen
Reklam
Geri Gelen Mektup:
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru
Geri Gelen Mektup
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse... Ey sen
Geri Gelen Mektup
Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervâne olan kendini gizler mi alevden? Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... Gün senden ışık alsa bir renge bürünse; Ay secde edip çehrene yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan Yalnız o yeşil gözlerinin nûru görünse... Ey
Sayfa 244Kitabı okudu
Gollum - Smeagol Hikayesi
"Uzun bir zaman sonra, ama yine de zamanımızdan çok yıllar önce. Ulu Nehrin kıyısında Yabandiyar'ın sınırında eli uz, ayağı sessiz küçük bir ahali yaşarmış. Sanırım, Ülkenler'in babalarının babalarıyla akraba bir hobbit türündenmişler bunlar, çünkü Nehir'i çok seviyorlar ve içinde yüzüp kamıştan küçük kayıklar yapıyorlarmış.
Reklam
362 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.