Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
o divâneliğin ardından, ne yazık uslandığıma inanmıyorum sanki “o” öldü de içimde ben böyle yorgun, sessiz ve bomboşum daima soruyorum aynaya üzgün ben kimim artık, gözünde neyim ama aynada görüyorum ki, eyvah önceden olduğum gölge bile değilim o Hintli rakkaseler gibi nazla dans ediyorum üzerinde kendi mezarımın yazık ki bu viraneyi
Aramıyorum gündüz şehrinin yolunu Şüphesiz bir mezarın dibinde uyuyorum İçimde bir cevher var ama korkudan Bataklıkların dibinde saklıyorum
Reklam
benim bu bunalmış kalbim ve ışığın yükü? âh mezarın dibinde hayatın hayhuyu?
Sayfa 219
Ailesi olan bu adamı, bu suçluyu hapse atıyorsunuz. Cezaevinde hâlâ ailesi için çalışabilir. Ama bunu mezarın dibinde nasıl yapacak? Ve babalarını, yani ekmeklerini ellerinden aldığınız o küçük erkek ve kız çocukları içiniz ürpermeden düşünebiliyor musunuz? On beş yıl sonra bu ailenin erkek çocuklarını küreğe, kız çocuklarını bedenlerini satmaya mahkûm ettiğinizin farkında mısınız?
Ey sıkışmış kalbim,bu ışık yükü Mezarın dibinde nedir bu hayatın gürültüsü?
Sanki bir mezarın dibinde sonsuzluk keşfediliyormuş gibi bir ölümlünün kolları arasında zamana dermansız gözlerle bakılır.
Reklam
Mezar taşının kökeni de kötü ruhu yerin dibinde tutma arzusuna dayanıyor olabilir. Mezarın üstüne yas tutanlarca bırakılan çakıl taşları da aynı arzunun sembolleridir.
Üç duvarı insan, zemini toprak ve geri kalanı da taş olan bir hucredeydim artık. Bir toplu mezarın en dibinde...
Üç duvarı insan, zemini toprak ve geri kalanı da taş olan bir hücredeydim artık. Bir toplu mezarın en dibinde... O insan enkazının altında sıkışıp kaldığımda 15 yaşındaydım. Geç de olsa, annemin istediği olmuştu. Diri diri gömülmüştüm.
Sayfa 193Kitabı okudu
Mezarlığın ortasında, bir sonraki ölüyü bekleyen birkaç metre derinliğinde bir çukur vardı; kuru toprakta açılan bu mezarın kenarları çok muntazamdı. Kolayca inip çıkılsın diye tahta bir merdiven koymuşlardı mezara. O sıcak günlerde, mezarlığa uğrayışlarımı alışkanlık haline getirmiştim; çukura iner, dibinde uzanıp yatardım. Toprak kuru ve dümdüz olur; güneş ışınları aşağıya kadar inmez, toprak kızdırmazdı. Yukarı bakınca dikdörtgen bir gökyüzünden ve geçip giden birkaç beyaz buluttan başka bir şey görmezdim, kulağıma hiçbir ses gelmez olurdu; bu yalnızlık bu özgürlük içinde saatlerce kalırdım.
211 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.