Yeraltı edebiyatı diye adlandırılan bir tür varsa eğer (ki yokmuş, aslen Transgresyonel Kurgu olan tür ülkemizde Ayrıntı Yayınevinin çıkardığı seriyle özdeşleşmiş selpakvari) “Gecenin Sonuna Yolculuk” anladığım kadarıyla bunun ilk örneklerinden biri. 1932’de Fransız okurunun karşısına çıktığında arada bazı bet sesler çıksa da, büyük bir kesim
Öncelikle incelemenin başına bir "SPOİLER" yazalım :)
Uzun zamandır inceleme yazmayan şahıs olarak, inceleme başlığı altında kitaptan yaptığım bol bol alıntılar yardımıyla konu konuyu açar misali bir şeyler yazacağım. Bana kalsa ben inceleme yazmadan okumaya devam edeceğim de... Sevgili https://1000kitap.com/Nordavind tarafından kitaba
Çok fazla keder çekebilen bizlerin, bu kadar çok acı verebilmesi tuhaf.
Erkeklerin kadınlara bıkıp usanmadan sorduğu bir soru vardır: "Bizler kadar iyi düşünme yeteneğiniz varsa, siz neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız??"
İşte bu saçma sapan seksist soruya en esaslı cevabı Virginia Woolf verir: "Yazmak yetenek olduğu kadar eğitim meselesidir ve Eğer bir kadın kurgu şeyler yazmak istiyorsa
YouTube kitap kanalımda Wolfgang Borchert'in hayatını ve kitaplarını kronolojik okuma önerimle birlikte yorumladım: ytbe.one/yAaaSmtCYn0
"İnsanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir." Albert Camus
Hayatımda bir kitabı nadir olarak 4 kez okurum. Ama evet, "Kapıların Dışında" kalmış