Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan organizmasının en önemli bezesi olan hipofiz, yalnızca yarım gram ağırlığında, 5x13 mm büyüklüğündedir. Onun görevi, hipotalamusun bir bölümü ile birlikte kontrol birimi fonksiyonunu yürütmektir. Büyüme, tiroid, böbrek üstü ve üreme bezlerinin çalışması, süt üretimi ve organizmanın dokularındaki su miktarını düzenlemek gibi görevlere sahiptir. Kesin olan bir şey vardır, böylesine karmaşık ve kusursuz bir 'cihaz' tesadüfen oluşmamıştır.
Avrupa'da ve genel olarak batıda "kurbanın hakkını" sağcılar savunurken, solcular kural olarak şu veya bu şekilde sanığı savunmaya çalışmıştır. Rasyonalistlerden bu yana, neredeyse son iki asırdır, suç kurbanları genelde ikinci planda kaldı. Abes bir durum ortaya çıktı: masum vatandaşlar tehlike altındayken herkes suçluları savunur oldu. Suçları izah eden ve suçluları aklayan teoriler uydurmak moda haline geldi. Bu, asırlardır acımasız olan mevcut ceza kanunlarına gösterilen bir tepkiyd. İkilem aslında, insanın yaptıklarından sorumlu olup olmadığı ile ilgili ezeli ve metafizik bir meseleye dayanıyordu. Suçun kurbanının geri planda tutulması, son tahlilde Darwin'e dayanan ya da kurucusunun bizzat Darwin olduğu insan ile ilgili teorilerin pratik bir sonucudur. Darwin'in insanı hür değildir, tesadüflerin sonucudur, dolayısıyla tesadüflerin kurbanıdır da. İnsanın ruhu, dolayısıyla özgürlüğü olduğunu savunan din, bu noktada daha katıydı ve insanın sorumluluğunu talep ediyordu. Ateizm ve din bu noktada birbirinden ayrıldı: ateizm suçlunun, din kurbanın yanında yer aldı.
Reklam
Dünyanın yalnızca rasyonel yollarla açıklanmasına karşı insanın içinde bir direnç ortaya çıkar. İnsanın gizeme ve irrasyonel olana doğuştan bir temayülü olduğu doğrudur.
"Müzik, canlı bir his olarak bestecinin ruhunda zuhur eder ve dinleyenin ruhsal atmosferi içinde doğrudan canlı bir hisse dönüşür." Reimann
Zanaat ve sanat arasındaki kıyaslama şunu gösteriyor: zanaat tüketiciye, sanat izleyici ve dinleyiciye hitap eder. Zanaatkar ürününün bir kullanım değeri vardır, sanat ise "amaçsız amaçlılıktır." Zanaat bedene yöneliktir ve bir ihtiyacı gidermektedir, sanat ruha yöneliktir ve bir temayülü tatmin eder. İkisi de birlikte ele alındıklarında insanın ikili tabiatını yansıtır ve doğrular.
Sanatın tarihi yoktur, o sadece 'şimdi'yi bilir. Sanat için zaman ve mekan mefhumları yoktur. Picasso, Afrikalı oduncuların kadim maskeleri ile karşılaştığında resim sanatının manasını idrak ettiğini söyler. Picasso döneminin neredeyse bütün büyük sanatçıları Afrika, Amerika ve Okyanusya'nın ilkel kültürlerinde ortaya çıkmış eserlerden ilham almıştır. Bu haliyle modern sanatı söz konusu ilham olmadan anlamak mümkün değildir. "Primitivism in 20th Century " (New York Modern Sanat Müzesi,1985) sergisinde modern Avrupa sanatına ait eserler, dünyanın en geri kalmış ülkelerinden gelen anonim sanatçıların eserleriyle yanyana sergilenmiştir. Bilim ve medeniyet için bu kadar önemli olan zaman ve mekanı "tanımamazlığı" ile sanat kendi evrensel karakterini ortaya koymaktadır.
Reklam
Kürtajla ilgili tartışmalar, bunun ahlaki, metafizik bir mesele olduğunu gösteriyor. Bu, bizim insanı anlayış biçimimizle alakalı bir şeydir. Darwinistlerin prensipte kürtaja karşı olma nedenleri, ötenaziye karşı olmama nedenleriyle aynıdır. Bunun arkasında materyalist felsefe vardır. Bu, dinin ilan ettiği, Darwinizmin kaldırdığı insan hayatının kutsallığı meselesidir. Kürtaj öncülleri itibariyle insan haklarının reddini içerir, kürtajın kendisi bu türden bir hakkın, yaşama hakkının inkarıdır.
Sadece iyi ve kötü insanlar diye ayrılmıyoruz aynı zamanda içimizdeki iyilik ve kötülük olarak da ayrılıyoruz. Ayrılma insanların arasından değil, insanların içinden geçiyor. İyi insan ve kötü insan ayrımı da vardır fakat o ikincildir, insanın içindeki iyilik ve kötülük bilançosundan türetilmiştir. Birincil ayrım insanın içinde mevcut iyilik ve kötülüğe göre olandır. Bu yüzden bu çatışma içkindir, içeridedir, dramatiktir, haricî ve sosyal değildir. Gerçek çatışma ruhtadır.
Suç hukuku ve ilgili bilim dallarının (penoloji, kriminoloji, muhakeme) gelişimi son yüzyılda genelde "hümanizasyon" olarak adlandırılan sürecin etkisinde kalmıştır: cezanın ve ceza infaz şartlarının hafifletilmesi, fiziksel cezanın, özellikle idam cezasını kaldırılması. Fakat bu fikirleri savunan suç hukuku kuramcıları suçların failleri hakkında ne biliyordu? Kuramcıların hatta savcı ve hakimlerin büyük kısmı haklarında konuştukları insanları ve hayat şekillerini genelde hiç tanımıyordu. Onlar, suçluları tanımadan, onların kim olduğunu, nasıl olduğunu, nasıl bir "insan malzemesi"- sahip olduklarını bilmeden kitaplar yazdı. Bu, sorunun bir yüzü. Sorunun diğer yüzü şu ki, bir suçta fail ve kurban vardır, onlar ise yalnızca fail ile meşgul oldular. Böyle bir durumda suçlunun tarafında duran hümanizasyon, kurbana karşı büsbütün bir kayıtsızlık veya unutmuş anlamına geldi. İdam cezasının kaldırılması katil için büyük bir kolaylıktır fakat aynı zamanda masum insanların, potansiyel suç kurbanlarının güvenliğini azalması anlamına gelir.
Suçluya yönelik hümanizm, masum insana-potansiyel kurbana karşı antihümanizm demektir.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.