Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstanbul kadındır. Dişidir. Dişiliği belirgindir. Bir oyuncak olsaydı bu şehir, içinde pembe elbiseli, porselen bir balerin dönen mor kadifeden bir müzik kutusu olurdu. Açardık kutuyu zaman zaman. Bakardık içine. Dinlerdik ezgisini. Kapatıp rafa kaldırırdık. Sonra dayanamaz gene açar, gene bakardık. Ve bildiğimiz halde kutunun içinde ne olduğunu, her açışımızda heyecanlanır, merak etmekten kendimizi alıkoyamazdık. Çünkü İstanbul alışıldık yanlarıyla bile şaşırtmayı başaran bir bilmece, tanıdık sokaklarında bile kaybolduğumuz bir labirenttir. Bu şehri tamamıyla kavramak mümkün değildir.
Sayfa 29 - Doğan KitapKitabı okuyor
Dünya bir kütüphane keşfedilmeyi bekleyen. İçinde yaşadığın şehir bir eser açılmayı bekleyen. Aşk da, insan da bir kitap okumayı bekleyen...
Reklam
Tereddüt eder insan bazı bazı. Şüpheye düşer sevdiğinden de sevildiğinden de. Gölge olmadan güneş, şüphe olmadan aşk olur mu? Bir insanı haftada yedi gün, günde yirmi dört saat aynı şekilde, hiçbir iniş çıkış yaşamadan sevmek mümkün mü? Hele seneler boyu. Mümkün değilse şayet neden bu zorlanıyoruz sevdiğimiz insanları, sevmediğimiz anlar, hatta sevmediğimiz günler olduğunu kabul etmekte?
Keşke söyleyebilsek birbirimize dürüstçe: "Seni seviyorum ama şuan değil. Seni görmek istiyorum ama bugün değil." Keşke kırılmasak bunları duyduğumuzda, rahat olsak, anlasak. Nasıl da tahammülsüz davranıyoruz, aşk söz konusu oldu mu şüphenin kırıntısına dahi. Totaliter aşklarımız. Yayılmacı, işgalci, tahakkümperver. Sevdiğimizin benliğinin haritasında ele geçiremediğimiz tek bir köy ya da kasaba bile kalmamalı. Emin olmak istiyoruz, yüzde yüz, yüzde beş yüz. "Seviyor musun beni?" diye soruyoruz durup durup. Yetmiyor gelen cevap, kesmiyor. "Hep sevecek misin beni?" diyoruz bu sefer. Şimdiki zamanı kontrol etmek, ettiğimizi sanmak yetmiyor; geleceği de ipotek altına almak istiyoruz. Gelecek beş, on, kırk, elli yılı. "Ölene kadar seveceğim" yemini ne kadar temelsiz aslında, boş bir dayatma. Şu anı bilebiliriz sadece, koca bir ömre dair edilen her taahhüt, özünde zorlama. Tereddüt inancın da, özgüvenin de, aşkın da olmazsa olmazı. Şüpheye ve çelişkiye yer vermeyen aşklar, yalan aşklar!
“İnsan, kendine benzemeyenden öğrenir.”
“İnsanoğlu, insankızı isteyince ne kadar şefkatli,isteyince ne kadar cani…”
Reklam
Keşke söyleyebilsek birbirimize dürüstçe: "Seni seviyorum ama şu an değil. Seni görmek istiyorum ama bugün değil." Keşke kırılmasak bunları duyduğumuzda, rahat olsak, anlasak.
Ne yalpalamadan yürümek mümkün öyleyse, ne yolunu kaybetmeden ilerlemek
Karşıtından beslenir insanı var eden, yukarı çeken nice özellik.
Ne olan ne de olmayan ilişkiler
Tavsamaya yüz tutmuş bir ateş gibi kendi kendine tüter ilişkiniz. Ne uzaklaşabilir ne katlanabilirsiniz. Ne olduğu gibi sevebilir ne hepten vazgeçebilirsiniz.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.