Tahkiki imana sahip olmak ve kurtuluşa ermek isteyen müridin amel edeceği üç hususun zikredildiği bu kitap ihlas, doğruluk ve sabır kavramlarını bir birleri ile olan ilişkileri bağlamında ele alıyor. Kendine nasihat isteyen,eksiklerini fark edip harekete geçmek isteyenler için anlaşılır ve etkileyici bir kaynak. Yazar her ne kadar tasavvuf ekolünde olmasa da kitap bu manada çok güçlü. "Zahire aykırı olan her türlü batın batıldır ."sözü sufilerin de ortak kanaati olarak zikredilmiştir. "Namaza durmak demek,kıyamette Allah'ın huzurunda bulunmak gibi,O'na yönelmektir. Sen ve O karşı karşıyasınız.Arada tercüman yok. Sen ona yönelmiş münacat ediyorsun büyük bir Melik'in huzurunda bulunduğunun bilinci içindesin." diyen bir alim olarak "Allah'la benim aramda perde yok"sözünden ötürü Bağdat'tan ayrılmak zorunda kalmıştır.
"Gözümün nuru evladım! Seni Cenâb-ı Hakk'a emanet ediyorum. Kalp gözün açık olsun. Cümle kullara ve varlıklara güzel ahlâk ile muamele edesin. Bütün amellerin en güzeli, iyi ahlâklı olmaktır. Dili tatlı olanın dostu çok olur. İnsanların ayıbını açma, gizle. Kızgınlığını yenmeye çalış. Yaşlılara karşı saygılı ol. Fakire yardım et. Bu esaslara riayet edersen ömrün uzun olur. Hak Teâlâ seni her yerde aziz kılar. Daima affedici ol. Sağlam inançlı, salih insanlarla dost ol. Dünya fânidir, ne sana ne de başkasına kalır. Bâki kalacak tek şey, Allah'a olan sevgidir."
Kitap 2023 basımı olduğu için daha taze. Üzerine ilk incelemeyi yazan ben olayım.
Himmet Konur' un bu akademik çalışması dönemsel bir nitelik taşıdığı için bana çok doyurucu gelmedi lakin hicri III. ve IV. asırlarda yaşayan sûfileri referans alarak önemli bir kaynak haline geldiğini de söyleyebiliriz.
Ketebe Yayınları' dan çıkması zaten baskı kalitesine yansımış.
İlgilileri için okunası...
" vezir Hâmid b. el- Abbâs'a İbn Atâ'nın da Hallâc'ın görüşlerini tasvip ettiği söylenmiştir. Yakalanarak sorgulanan İbn Atâ " Bu sahih bir itikattır, ben de buna itikad ediyorum. Buna itikad etmeyen itikadsizdir " diyerek iddiaları doğrulamıştır. Bunun üzerine ayakkabısıyla çenesine ve başına vurulmak suretiyle işkence görmüş, halkın tepkisinden çekinilerek evine bırakılmış ve bir hafta sonra ölmüştür. "
" Genel kabulün aksine mihne sürecinin en büyük mağduru Ahmed b. Hanbel ve taraftarları değil sûfîlerdir. Bazı görüş ve uygulamaları nedeniyle mutedil sûfîler bile mihneye maruz kalmıştır. "
Allah'a yönelip zikre bağlanan bir kul, kurb-ı ilahin noktasında zikre devam eder ve ta'zim-i ilahiden kendisine izin verildiği ölçüde müşahede ve mütalaada bulunur. Nefsini ve misavayı unutur. Sen Ona: "sen nerdesin ve ne istiyorsun?" diye sorsan, O sadece "Allah" diye cevap verir.
Tasavvufa göre insanın ahlâkî hedefi "Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanmak "tır. İnsan, Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanmaya ; onun isim ve sıfatlarından azami ölçüde nâsip-dâr olmaya çalışmalıdır. Bu konuda en güzel örnek Hz. Peygamber'dir. Zira o, ahlâkî güzellikleri tamamlamak için gönderilmiştir. Onu Rebb'i edeplendirmiş ve edebini de en güzel şekilde yapmıştır.