Geçim kaynakları ve aynı zamanda hayatiyetlerinin bağlı olduğu deniz, bu kasabaya sırasıyla olağanüstü kişileri,olayları taşır. Gerçeklik ile hayalin iç içe geçtiği bu roman sıradan diyaloglardan oluşuyor. Bu sıradanlığın içinde,batıl inanışlarını,korkularını,zaaflarını görüyoruz. Henüz bu olaylar başlamadan denizden memnun ve şükür duygusu ile dopdolu,birbirini seven bir topluluk iken kasabaya son gelen gösterişli gemi ile işler değişir. Rahata ve konfora,zahmetsizce kazanmaya,hazıra alışan toplulukların nasıl kendi içinde çürüdüklerini,yozlaştıklarını anlatıyor. İran sinemalarına da aşinaysanız diyaloglar size yabancı gelmeyecektir.