Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hepimiz "anlatmak" ihtiyacındayız. Bütün teferruatıyla ömrümüzü devralacak birilerini muntazır. Ama hiç anlatamayacagız. lyi ki de anlatamayacagız. Anlatamamaktan doğuyor çünkü şiir. Anlatamadıkça canı acıyor şairin, Canı acıdıkça siir geliyor. Öyleyse şaire edilebilecek en iyi dua, bir beddua aslnda. Acınız dinmesin efendim, ve anlatamayasınız. Çünkü en iyi o zaman anlatırsınız.
Aşktan bahsettik, aşkı tanımıyorduk. Öldük, ölmüyorduk. Sadakatten söz ettik, sadakati bilmiyorduk. Sevdik, aslında sevmiyorduk. Aldık, veriyorduk; verdik, alıyorduk. Söz yerini buluyordu sadece, iyi düşüyordu, uygun. İçimiz bir hoş, habire büyüyorduk. Kaç kez yeri geldi diye cümleler sarf ettik aritmetik sağlamlığı bol formüller doğrultusunda. Söz yerini bulsun da! Söylemesek ölürdük. İnanmadan söyledik, yine öldük.
Reklam
"Şimdiye kadar bütün öğrendiklerim" dedi yazıcı, "'hayata dair, hiçbir şeyi anlamama yetmediler. Öyleyse onları unutmalıyım. Unutmalı ve yeniden başlamalıyım."
İfade iç dünyamıza yetişemez, duygu dilden zengindir.
Tam kalabalığın ortasında inanılmaz tenha bir hayatı vardı.
İçimizdeki yangına bir ses ararken, hep başkalarının sesiyle konuşuyoruz.
Reklam
İçimizdeki yangına bir ses ararken, hep başkalarının sesiyle konuşuyoruz.
"Sanatı da tarihi de yürüyenler halk etti", diyor Cemil Meriç, "Yıldız olmak kolay değil. Işık saçmak için yanmak gerek".
Cümlelerde kaybolmaktan, sözlere kalbolmaktan da vazgeç. Çünkü herkesin lügati farklı, bunu hâlâ bilmiyor musun?
Peki ya biz? Hangisini feda ediyoruz? Sözü mü hayatı mı? Sözün aritmetik sağlamlığında kendini kandıran sofistler miyiz? Yoksa hayatla aramıza hiçbir kuralın girmesine göz yummayacak kadar yürekli miyiz?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.